Işığım içimden gelir yani gölgem kendimden Aşktır ölümden güzel olan Bak ve gör yaşam düşlerdedir. (Düş Sokağı Sakinleri)
Bir düşün izm’e varmaz, bir sözcüğü dönükse, Bir anlamı eğikse, bir kavramı soluksa. İnsan zor bir ulustur, kendi evinde yaşar, Isınmaz neler yaksa, bir odası soğuksa. Aydınlanmaz tepeden, kuş bakışı gözlere, Bir ülke karanlıktır, bir sokağı sönükse. Bir adım aksadı mı, bin adam yuvarlanır; Bir müzik özgünleşmez bir notası bozuksa. Bir ordu darmadağın olur bilisizlikten; Delice ya da uslu düşlerle beslenikse. Bir zincir zincir gibi, bir çizgi çizgi gibi Olmaz, tek bir halkası, bir noktası çürükse. Akıl bir düş değildir, masalı uykuların, Sisde yolunu bulur, istenen seçiklikse. Toplumsal amaçların somut uydusudur izm; Kişilere tanınmak istenen kişilikse.
Sayfa 69 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnanıyordum; insanımızın Yüce Yaratıcı ile arasına konan bütün engelleri aşıp, O'na yaraşır ve yakışır bir tarz da yeniden kendini bulacağına. İnanıyordum; ilme, inanca,düşünceye açık, gayretli dimağların, o muhteşemlerden muhteşemlerden muhteşem tabiat kitabını yeniden bir kere daha didik didik edeceğine. İnanıyordum; aradan yıllar
Mehmed Uzun
Evet mirim... En büyük delilik, sevda ve aşktır. Ancak öyle bir delilik ki onsuz da olmaz... youtu.be/xkjRoEVA4JE?lis... Düş Sokağı Sakinleri - Sevdan Bir Ateş
16 Haziran 1992 Cumartesi, saat 8
Bu sabah musluktan su akmıyordu. Blop, blop, iki bebe hıçkırığı, hepsi o kadar. Komşu hanımın kapısını çaldım: onların evinde her şey yolundadır. Ana vanayı kapatmış olmalısınız, dedi bana. Ben mi? Nerede olduğunu bile bilmiyorum, buraya yeni taşındım, biliyorsunuz, eve de akşamdan akşama geliyorum. Tanrım, yoksa bir haftalığına
Doğan KitapKitabı okudu
Yelkenler geçer ak denizlerden Maviler büyür Derin düşlerimde, yerin diplerinde Bir kuş uçar yele Masallarım biter Titretir tenimi gecenin ayazı Şarkımın melekleri Korurlar yatağımı, öper yanağımı Bir kuş konar yele Masallarım biter Ölümdür var eden gözü yaşlı aşıkları Yıkanır dualar Tanrı verir oyunları Gülerek bakarlar başım döner ağlarlar Oyuncular Hikayem karadır saçlarından düşer Düşlerin ressamı hep, mavileri seçer Göğün limanında Bir kuş ölür yele Masallarım biter Düş Sokağı Sakinleri
Reklam
292 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
KAYGI yazarın altıncı romanı. Daha önce, Dünya Gözlü Sevgili, Palyaçonun Ayna Sığınağı, Aze’nin Yakarışı, Lal Ağıtlar (Aze’nin Yakarışı-2) ve Şehirler Ağladığında adlı kitapları yayımlandı. Yeterince tanınmamasına karşın, farkına varanlar ve okumuş olanlar şanslı sayılır. Büyük zevkle okunan, son derece zengin bir resmetme gücüne sahip. Anlatılan her sokağı geziyor, her ağacı, her kuşu izliyormuş hissine kapılıyorsunuz. KAYGI, bir yoksulluk ve direnç, yokluk içinde düş kurma ve umutla yaşama destanı...
Kaygı
KaygıMustafa Sancar · Vivo Yayınevi · 201717 okunma
178 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
''İnsanlar, düşlerini berbat eden yasaların olmadığı dünyayı bir gün kuracaklar ve Halsted Sokağı Otobüsü bir sabah Horida'ya gidecek.Halsted Sokağı otobüsü Floridaya gitmedi. Olsun bir gün nasıl olsa gidecek. Eyalet sınırlarını aşmakla kalmayacak ülke sınırlarını da aşacak. Paskalya adasına, Adan bahçelerine gidecek. Haritaların göstermediği ülkelere ulaşacak. Çünkü düşler arzu ve eylemin kesişme noktasıdır. İmkânsız düş yoktur. Syf;123'' Kitapta bu sayfayı defalarca okudum. Hayal ettiğim, söylemek istediğim, anlatmak istediğim cümleyi, düşünceyi bir sokak otobüsünün eyalet hatta haritalarda adı geçmeyen ülkelere doğru yola çıkaran sınırların olmadığı bir yolculuğa çıkardı. Ve bir gün Halstad Sokağı Otobüsü Floridaya gidecek. Unuttuğumuz,yanı başından geçip gittiğimiz insanları görmeden değil. Yoksulluğun, komünel yaşamın mümkün kılarak eyalet sınırlarını aşarak...İMKANSIZ DÜŞ YOKTUR dostlar
Katiliniz Şehirlerde Dolaşıyor
Katiliniz Şehirlerde DolaşıyorHalil Turhanlı · Çitlembik Yayınları · 20063 okunma
Sensizlik bir şamar gibi yüzüme vuruldukça ben hep sessizliğe sarılırdım dört elle.Vücudumun her santimetrekaresi tutkal gibi yapış yapış bir tutkuyla öpüşürdü hasretinle.Bir ihanetle yeni baştan yüzleşir gibi kilitlerdim o zaman evin tüm kapılarını! Sarıldığım sonsuz ovalarında yeşeren intihar çiçekleri fotosentezle değil, kanımla beslenirlerdi geceleri.Çizgisiz beyaz kağıtlarımın üzerine dökülen zehirli bir mürekkep lekesiydi sensizlik; gitgide bulanıklaşarak akardın içime! Sensizlik, en kalabalık yalnızlığımdı benim, en frenlenemeyen, en şizofren yanım! Sensizlik, suratıma hunharca geçirilmiş panter pençelerinin bakışlarımda bıraktığı parmak izi! Sensizlik, sessizliğin en yüksek oktavında yazılmış, çığlık çığlığa söylediğim en kutsal ilahim! Sensizlik, ölüm gibi bir düşten tam öleceğin anda uyanmak... Sensizlik, en anlatılamayan masalı oysa evrenin, anlatmaya çalıştıkça aslında hiçbirşey anlatmadığını anladığın, anlatılamayacak bir masal sensizlik!... Sensizliği tanımlamaya kalkışınca en hüzünlü haliyle doğardı Güneş, ağaçlar ağlamaklı olurlardı ve koskoca bir sensizlik daha uykularıma taşınırdı! UYanırdım! Yastığımda gözyaşı, yorganımda kan lekesi! İçimdeki boşluğun tüm gücüyle ele geçirirdi tüm hücrelerimi. Hangi Düş Sokağı melodisine demir atsam içimde birbiri ardına depremler olurdu.Kullandığım hangi harfi çıkarsam içimde açtığın boşluk yok olurdu. Giderken bıraktığın soruların hepsi yetimdi, cevpsızdı, zordu!...
Resim