KALDIRIMLAR
I
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri
HUDUT TAŞLARI
Bu bulanık hava, bu toprak bu su
Beni benden beni senden ayırır
Bu sabahsız gece bu düş bu uyku
Beni benden beni senden ayırır
Doğmadık güneşin aydınlığında
Uzarsa gölgeler dost kılığında
Şüphe keleplenir gönül çığında
Beni benden beni senden ayırır
Doğrultmak istersem kırılır dallar
Sınadım zamana sığmadı yıllar
Bu dikenli yollar bu taşlı yollar
Beni benden beni senden ayırır
Sevgi bulutundan rahmet damlası
Düşmeden ayrılık doldurur tası
Yoğun maddelerin ince manası
Beni benden beni senden ayırır
Sen aşka hiç dersin bense hayata
Kimbilir belki de bendedir hata
Bu dalgalı deniz bu yanlış rota
Beni benden beni senden ayırır
Orhan Kemal'in okuduğum ikinci kitabı.
Kitapta temel olarak; İstanbul'a yoğun göç furyasının olduğu, taşı toprağı altın sözünün İstanbul'un önüne geçtiği, Demirkıratlılarla CHP'lilerin çekişmeli yıllarını, Menderes dönemini anlatılıyor.
Çıkış noktası köyden kente bir bavul ve yorganla göç olduğu için yazarımız kahramanlarını konuştururken veya düş kurdururken şiveli dillerini olduğu gibi yansıtmış, kesinlikle böyle yapması kitaba daha gerçekçilik katmış.
Orhan Kemal'in en sevdiğim yönü olayları anlatırken toplumda yaşananları harmanlayarak anlatması, şöyle ki; konusu köyden kente göç olmasına rağmen aynı zamanda 6-7 Eylül olaylarında Rum yurttaşlarımızın canlarına,mallarına talanına değinmiş, yine dönemin iki farklı siyasi görüşlerine değinmiş, görüş farkı gözetmeksizin yapılan yolsuzluklara, adam kayırmalara, yurttaş fişlemelerine ve Türkiye'yi İstanbuldan ibaret sanan ' aydın ' görüşüne değinmeden geçmemiş olması bunun canlı örneklerindendir.
Orhan Kemal'in her romanında işlediği bir konu da toplumsal ve kültürel yozlaşma, Gurbet Kuşları'nda da bunu net biçimde görüyoruz.
Gurbet KuşlarıOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20201,062 okunma
TURGUT UYAR’IN “BÜYÜK SAAT”İ
M.NİHAT MALKOÇ
Kalem erbabı, ölümü tutsak eden yiğittir. Bir şair son nefesini verince değil, aslında okunmayınca ölür. Şairi öldüren şey; nefes alsa da, almasa da her halükârda yok farz edilmektir. Türk şiirinin, duruşu sessiz olsa da, gür sesli şairlerinden biriydi Turgut Uyar… İç dünyasındaki çalkantıların dış
...
Akarken gözlerimden üç beş damla yaş
Sorarım kendime üç günlük dünyada bu ne telaş
Anladım ki yaşamak bir çeşit iç savaş
Durulurmuş insan büyüdükçe yavaş yavaş
o.ö
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan.
Necip Fazıl Kısakürek
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri
Okuduğumuz her yapıt mutlaka betimlemelerden beslenir,olmazsa olmazdır en basit kitap için bile olsa yahut o kitap hangi alanda olursa olsun.Bir yazarın vazgeçilmezidir bir anlatıda.Ancak bu kitabı inanılmaz bir hayal gücü örneği ve "betimlemenin divası" olarak nitelendiriyorum.Daha önce bu kadar sıra dışı etkileyicilikte ve bu kadar uzun cümlelerden oluşan tasvirlerin yer aldığı bir yapıt okumamıştım.Zaman zaman yorucu olsa da 'kim bilir daha neleri nasıl bir hayal gücüyle tavsir etmiştir' merakıyla okumaya devam ediyorsunuz.Pek çok yerde 'hadi canım' deyip o kısmı tekrar okuma hevesi içine giriyorsunuz.Bu kadarı olmaz dedirtiyor insana.. Kitabın konusu hayranlık uyandırmaktan çıkıyor,betimlemelerin çarpıcılığında kaybolup gidiyorsunuz..Yazar adeta,bir taşı alıp yontarak,takdir edilesi bir çabayla işleyerek o taşı size altın tepside pahalı bir mücevher olarak sunma kabiliyeti sergilemiş tasvirlerinde.Yoktan var etme sanatı icra etmiş.Gözünüzde canlandıracağınız en sıradan görüntüyü inanılmaz bir ihtişamla en narin hislerle betimleyerek büyülenmenizin kaçınılmaz olduğunu satır satır ruhunuza nakşetme amacı gütmüş adeta.Edebiyatta süslü ifadelere,imgelemlere,metaforlara,derinlikli ve çarpıcı betimlemelere ilgisi olanlar bu eseri aradıkları her şeyi bulabilecekleri tek rehber olarak olarak görebilir diye düşünüyorum..Ruhunuzu,düş dünyanızı ve kelime hazinenizi dahi çokça zenginleştiren inanılmaz güçlü bir yapıt..Sanırım türünün tek örneği..
Vadideki ZambakHonore de Balzac · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202241,8bin okunma
Tapınan’la Söyleşi: Dua eden kıza gönlünü kaptırır ve onu görmek için her akşam kiliseye gider. Tapınanları seyredip gözlemlerken genç bir adam dikkatini çeker. Artık gönlünü kaptırdığı kızdan ziyade rahatsız davranışlarıyla genç adamı izler. Bir gün genç adamı kiliseden yaka paça çıkarır sert bir şekilde sorgular. Her zamanki gibi sarhoş olan
"Atlasımı sana emanet ediyorum" dedi, "Daima yanında taşı ve atıldığın bu macerada yolunu kaybedecek olursan bu düş atlasının sayfalarını karıştırabilirsin. Fakat kendini sakın kaptırma. Adına Dünya dediğimiz kitabı oku."
I
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Yine Mübeyyiz Numan Bey ile Müsevvid Şaban Efendi'nin rivayet ettiğine göre Calûd,efendisinin yanına koşarak ellerine sarılmış ve ondan gördüklerinin esrarını açıklamasını istemişti.Ancak namenüvis Refik Çelebi,onun efendisinin ellerine sarılma bahanesiyle aslında,taşı bir hokus pokus numarasıyla yenine yakut kuşağına gizlediğini düşündüğü Yasef