(...)Kapı zili sessizliğin altını tiz sesiyle çizdi.(...)
Köşeli bir sabahın köründe Na! yatağından kalkıp traş oldu, briyantinli saçlarına şekil verip ütü izli takım elbisesini kuşandı, düğme kutusundan seçtiği kol düğmesini gömleğine iliştirdi, rugan ayakkabıların cilasını parlatıp marka saatini taktı. İş çantası elinde, on binlerce insanın girdiği metro deliklerinden birine girip ötedeki bir delikten
Reklam
(...)Müzede gezinmek, görselliğini kaybeden dünya hakkında uzun uzadıya bir monologtu.(...)
(...)Şimdilik en güvenli sayılan saklama kapları, elektriğini kalpten alan kafalardı. Ah, ıstıraplı bir kafaya elektrik sağlayan bahtsız bir kalp! Dermansız bir kafanın bekçiliğiyle ömür tüketen, aklına gelmeyenin başına gelmesinden bezmiş, kaygılarla erimiş, alıp başını gidecek, işe yaramaz hayatı sonunda söndürecek kalp.(...)
(...)Çoğu insanın iç dünyası ile dünya arasındaki yarılma, muhtemelen bankaya yatırılan maaş üstü primlerle ve yıllık izinlerle görünmezliğe bürünüyordu.(...)
Aslında her çocuk, dünyadan kesilecek kalp bağlarının acısına katlanacak kudretteydi ama o kanlı kesikte köklenecek korku, kapılarını her gece çalacak kadar da ısrarcıydı.
Sayfa 61 - Ve YayıneviKitabı okudu
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.