Edebiyatsız bir dünya, tutkulardan, ülkülerden ya da başkaldırıdan yoksun bir dünya olurdu, insanı gerçekten insan yapan şeyden, kendi olmaktan sıyrılıp düşlerimizin hamuruyla yoğrulmuş bir başkasına, başkalarına dönüşme gücünden yoksun kılınmış bir otomatlar dünyası olurdu.
"Yolda gidip gelirken boyuna hayaller, düşler kuruyorduk. Bir de bir şiir ezberletmişlerdi bize okulda. “Sen ne güzel bulursun / gezsen Anadoluyu / dertlerden kurtulursun / gezsen Anadoluyu. / Billur ırmakları var / buzdan kaynakları var / ne hoş toprakları var / gezsen Anadoluyu.” Bu Anadolu dedikleri yer bizim artık düş dünyamız olmuştu.
Reklam
Peter Kennard/1949
Kennard'ın vicdan alanında suçlar, bastırılmış korkular ve iyiliğe özlem vardır; karabasanlarımızın ve düşlerimizin dünyası; neticede kendi seçtiğimiz, nükleer silahları kullanmayı tasavvur eden ve dünya nüfusunun yarısını açlığa mahkûm eden bir ekonomiyi yürürlüğe koyan hükümetlerin kararlarında bizim de dahlimizin olduğu gerçeği.
Sayfa 443
Kumsalına kahır döken denizler Renkleri bozulan düşlerimizin Dünyası değil midir
Anadolu Yalanları
“Sen ne güzel bulursun / gezsen Anadoluyu / dertlerden kurtulursun / gezsen Anadoluyu. / Billur ırmakları var / buzdan kaynakları var / ne hoş toprakları var / gezsen Anadoluyu.” Bu Anadolu dedikleri yer bizim artık düş dünyamız olmuştu. Büyüdüğümüzde ne yapıp ne edecek, çok güzel atlara binip bu Anadoluya gidecektik. Orada yeşil ormanlarda,
Sayfa 115Kitabı okudu
Peter Kennard
Bununla nasıl yaşayacağız? Elcevap: Feci şekilde. Onun hayalleri bildik ahlakçılarınkine benzemez. Ahlakçılar durmadan neyin iyi neyin kötü olduğunu sıralayıp durur: Davranışlar, adetler, istekler, düzenler, hatta insanlar... Ne var ki ne iyilik ne de kötülük ahlaki bir sınıflandırılmayla tanımlanabilir - zira bunlar her yerde, her türden eylem ve karar içinde var olan güçlerdir. Eğer mutlak kötülük varsa, o sadece (atom bombasıyla bir kentin yok edilişi gibi) çok özel bir eylemin sonucudur, ahlaki bir genellemenin değil. Bunları söylemek kötülük sorununa görelilik atfetmek değil; aksine tüm boyutlarıyla yüzleşmektir. Aynı şey iyilik için de söz konusudur. Ancak ahlakçılar bu gibi sorunları dolaplara (ya da cezaevlerine) kaldırmayı tercih ederler ki, onlardan kurtulup karınlarını afiyetle bir güzel doyursunlar! Ahlakçılar, tanımla listeleriyle bir masumiyet alanı yaratmayı umarlar. Oysa böyle bir alan yoktur ve Peter Kennard bunu çok iyi bilmektedir. Kennard'ın vicdan alanında suçlar, bastırılmış korkular ve iyiliğe özlem vardır; karabasanlarımızın ve düşlerimizin dünyası: neticede kendi seçtiğimiz, nükleer silahları kullanmayı tasavvur eden ve dünya nüfusunun yarısını açlığa mahkum eden bir ekonomiyi yürürlüğe koyan hükümetlerin kararlarında bizim de dahlimizin olduğu gerçeği.