Kaldı işte...
Gülen yüzüm çocukluğumda,
Aşka inancım onda,
Mutluluğum bir salıncakta...
Sonra o gitti, ben düştüm, kanayan dizim iyileşti.
O gelmedi. O gelmedi ve ben büyüdüm.
YouTube kitap kanalımda Beyza Alkoç'u ve Karantina kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/2Ia6xxuNANg
Nasıl ki "boş yapma, yıkık, duyar kasma, kral, düştüm, yorma reis" gibi kelimeler Z kuşağı turnusolü ise Beyza Alkoç'un Karantina serisi de bir o kadar Z kuşağı turnusolüdür arkadaşlar.
Bu incelemeye özel
YouTube kitap kanalımda Aslı Arslan'ı ve Sokak Nöbetçileri kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/-AXqTQjVFOk
Merhaba arkadaşlar… Evet. Bugün ben yine bir Wattpad kitabı okudum. Peki, bilin bakalım ne oldu? Bu kitap da bir erkekle bir kızın toksik aşkını anlatıyor. Aa, ne kadar şaşırtıcı değil mi?
İncelemeye başlamadan
Kitaba düştüm,
sabahtan akşama kadar okuyorum.
Kitaplar akıllı
kitaplar aptal.
Kitaplar büyük
kitaplar çocuk.
Kitaplar en uzak, en güzel yolculuk
fakat kısır
fakat sensiz...
YouTube kitap kanalımdaki Azerbaycan edebiyatı videosunda bu muhteşem kitabı önerdim: ytbe.one/FM7RoOXGSok
Hayatımda ilk kez Azerbaycan edebiyatı okuyorum ve bana başlıktaki cümleyi kurduran muhteşem bir kitap önermek istiyorum bugün size: Beş Katlı Evin Altıncı Katı.
Hayatınızda hiç Anar Rızayev diye bir yazar duydunuz mu? Açıkçası ben
Biz kadınlar,
Camdan büyük bir fanusun içindeyiz
Korseden sütyene mahpus yaşarız
Namus diye biri karar verir;
başımızı örtmemize,
eteğimizin uzunluğuna.
Pantolon yasaktır bize
Tahrik edermiş erkekleri.
Kendime bir yenilik yaptım ilk defa e-kitap okudum. Kitabımız 21 bölüm ve ayrıca özel iki bölümden oluşuyor ama kitapta sadece bir bölüme yer verilmiş e-kitap da ikisinede yer verilmiş.
Kitabımız bize doğru bilinen yanlışları, ya da yanlış bilinen gerçekleri gün yüzüne çıkarmak. İlla ki içeri girerken değil dışarıda da bu hayatı tanıyalım öğrenelim diye yazmış.
Kişisel gelişim ama değil roman hiç değil daha çok cezaevinde yaşayan insanlara ya da suça meğilli olan insanlara ışık tutacak bir rehber hatta cezaevinde yakını olanların okuyabileceği bir rehber kitap....
Gerçekten hayatınıza değer veriyor musunuz? Burada gerçekten sizin nazınızı çekecek kimse yok sıkıldım diyemiyorsunuz.
Yazarın da dediği gibi bu kitabın temel noktası, cezaevi yaşamını, ceza çekmeye yönelik değil fırsata çevirmeye yönelik...
Kitabı okurken gerçekten nereye düştüm ben diyorsun. Sonra kitap sana cevap veriyor Cezaevine, empati yapabildiğim bir kez daha hayatımı ve özgürlüğümü imkanlarıma daha çok şükrettim diyebilirim.
Sayfa sayısı 272 ama kitap hakkında sayfalarca çok şey yazabilirim. O derece derin bir kitap bilmediğimiz farklı hayatları nasıl yaşadıkları ile bilgi sahibi oluyoruz.
Anlatılacak o kadar çok şey var ki. Bundan sonra anlatırsam kitabı almanıza gerek kalmayacak, o nedenle burada kesiyorum, keyifli okumalar....
Şöyle yazmıştı genç kadın. “ben nesli yıllar önce tükenmiş, insan ırkına çok benzeyen, vicdansız mahlukların eline düştüm. Ben pes etmedim. Ben kurtuluş yolunu seçtim. Ben ölümü seçtim.” demişti.
Ahh Didem Ahh!!
Yazma konusundaki özrümü görmüyorum , şiirlerini okudukça , bağlılık, bağımlılık gibi bir şey işte burada yazmaya zorluyor beni.
‘’Bir zamanlar kendimi
Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım.
Kaç metredir benim yokluğum?
Benden daha çok var sanmıştım.
Benim yokluğumdan dünyaya
Bir elbise çıkar sanmıştım.
Dünyanın çıplaklığına
Bir kadını diz kapaklarından öpmekten ala şiire rastlamadım henüz, üvercinka hariç.
Çünkü bi kadını diz kapaklarından öpmek; “bugüne dek tüm düşmüşlüklerinden, yaralarından, kanından, izinden, acından öpüyorum, şifa niyetine.” demektir bi nevi.
“Çok düştüm, parçalandım, örselendim, öp de geçsin” diyemeyen bi kadının sessizliğini duymaktır.
“Seni anlamak için harflere ihtiyacım yok, ruhunla ruhum aynı lisanı hissediyor” diyebilmektir.
“Yanaklarından, dudaklarından, alnından, belki omuzlarından, avuçlarından öpmek aşkın yaradılışında var ama diz kapakların da sevdaya dahil” demektir aynı zamanda. O kadını çaresizliğinden ve bir o kadar da gücünden öpmektir. Düşmüşlüğü kadar ayağa kalkmışlığından öpüp onu onore etmektir.
Önünde diz çökmektir. Saygıdır : kudretine, sabrına, sarsılmışlığına, sancılarıyla baş edebilecek kadar dayanıklı oluşuna ve de… kırılmak yerine bükülmeyi öğrenebilişine hayran olmaktır...
Gunaydin..