Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Savaşta,” dedi işçi, “zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz. Bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor. Mısırı biz ekiyoruz, ama soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de köleyiz.”
Yoksulluk ve şiddet hakkında son bir moral bozucu tespit. Gördüğümüz üzere şok verilen bir fare, stres tepkisi veriyordu. Ancak şok verildikten sonra bir başka fareyi ısırabilen fareler daha stres tepkisi veriyor. Aynı şekilde babunlarda da eğer alt hiyerarşik sıralardaysan glikokortikoid salımını azaltmanın iyi yollarından biri hiyerarşideki daha düşük kişilere saldırganlığı yansıtmaktır. Burada da benzer bir şey oluyor. Muhafazakarların klasik sınıf savaşı kabusunun, yani yoksulların ayaklanıp zenginleri katledeceği kurgusunun aksine eşitsizlik şiddeti körüklediğinde genellikle yoksullar yine yoksullara saldırıyor.
Sayfa 292 - PegasusKitabı okudu
Reklam
"Savaşta," dedi işçi, "zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz. Bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarımı altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı baş kası içiyor. Mısırı biz ekiyoruz, ama soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var, bize özgür dense de köleyiz."
Sayfa 62 - Genç Kral öyküsüKitabı okuyor
Dünyadaki birçok ülke, bizim de yaklaşmakta olduğumuz eşitsizlik seviyelerine sahip toplumların başlarına ne geldiğine dair korkunç örnekler sunmaktadır. Bu ülkelerde tablo gerçekten de hiç iç açıcı değildir. Korunaklı özel sitelerinde yaşayan zenginlere düşük gelirli bir yığın işçi tarafından hizmet edilmektedir; dengesiz politik sistemler içerisindeki popülist politikacılar, insanlaa daha iyi hayat vaat edip daha sonra onları hayal kırıklığına uğratmaktadırlar .Ancak belki de en önemlisi, umudun eksikliğidir. Bu ülkelerdeki yoksullar, bırakın zengin olmayı, yoksulluktan kurtulma ihtimallerinin bile çok düşük olduğunun farkındadırlar.
"Savaşta," dedi işçi, "zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz. Bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor. Mısırı biz ekiyoruz, ama soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de köleyiz."
Avrupa'da Köle Ticareti Nasıl Başladı?
Hiçbir Avrupa ülkesi Yenidünya macerasına Afrika'dan köle getirtip, dünya pazarına sunulacak egzotik ürünler yetiştirme hedefiyle başlamadı. İngiltere'nin Virginia, Barbados ve Güney Carolina'daki üç kolonisinin köle işgücüne geçişi, bu değişimin nasıl yaşandığının açıklamasıdır. İngiltere'nin ilk kolonisi olan Virginia,
Sayfa 131-133
Reklam
Protestanlik ruhu diğer şeyler yanında þu olaylardan da anlaşılabilir, Güney İngiltere'de bazı büyük toprak sahipleri ile hali-vakti yerinde çiftçiler kafa kafaya verip, Elizabeth zamanında çıkan yoksullar yasasının doğru yorumu konusunda on tane soru hazırlarlar. Ve hazırladıkları bu soruları, görüşünü almak üzere zamanın ünlü hukukçusu
Sayfa 620
"Savaşta," dedi işçi, "zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz. Bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor. Mısırı biz ekiyoruz, ama soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de köleyiz."
“Mike gelip de nasıl para kazanılacağını öğrenmek istediğinizi söylediğinde, gerçek yaşama çok benzeyen bir kurs programı hazırladım. Soluğum tükenene kadar konuşup anlatabilirdim de, ama bana kulak vermezdiniz. Böylece bana kulak veresiniz diye hayatın sizi birazcık sağa sola sürüklemesine karar verdim. Saatine 10 sent ödememin nedeni de bu.”
Eğer satıcılar kalitesi düşük mallar için yüksek fiyallar isteyebiliyorlarsa; eğer yoksullar çok az bir karşılık için çok çalışmağa zorlanabi­liyorsa; eğer kazanç sağlayabilecek buluşlar in­sanlardan uzak tutulabiliyorsa; eğer aile birey­leri birbirlerini kayırabiliyorlarsa; eğer kaba güçle bir şeye erişilebiliyorsa; eğer hile bir işe yarıyorsa; eğer işgüzarlık yararlı oluyorsa; e­ğer adil olmak sakıncalar getirebiliyorsa --0 zaman bencillik var demektir. Eğer bencilliğin ol­maması isteniyorsa, o zaman yapılacak iş ben­cilliği yermek değil, bencilliğin gereksiz olacağı bir ortam yaratmaktır.
Pdf
Reklam
Sanki bazı hastalıklar sadece gelir düzeyi düşük insanlara taarruz ediyormuş gibi gelir insana.
"savaşta," dedi işçi, "zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz. bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor mısırı biz ekiyoruz, ama soframız boş kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de köleyiz."
"Burası özgür bir ülke" dedi genç Kral. "Kimsenin kölesi değilsin ki." "Savaşta" dedi işçi, "zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz. Bütün gün olanlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor. Mısırı biz ekiyoruz ama soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de köleyiz. "
Sen Bizden Değilsin, Yüzün Fazlasıyla Mutlu Senin
“Savaşta,” dedi işçi, “zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz. Bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor. Mısırı biz ekiyoruz, ama soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de köleyiz.” “Herkesin durumu aynı mı?” diye sordu genç Kral. “Herkesin durumu aynı,” dedi işçi; “genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk, ihtiyar, fark etmez. Tüccarlar kanımızı kurutsa da, onlara boyun eğmek zorundayız. Rahip atının üstünde geçip gider, tespihini çeker, bizi umursayan yok. Yoksulluk aç gözleriyle güneş girmeyen sokaklarımızda kol gezer, onu donuk yüzüyle Günah izler. Sabahları bizi Sefalet uyandırır, geceleri Utanç başımızı bekler. Ama bütün bunlardan sana ne? Sen bizden biri değilsin, Yüzün fazlasıyla mutlu senin.”
Sayfa 62 - Genç Kral
Çoğu toplumda yoksullar, kadınlar ve çocuklardır. Eğitim seviyesi düşük olan bu kişiler kültürlerinin "yetenek gerektirmeyen" diye nitelendirdiği işlerde çalışırlar.
Sayfa 13 - Liberus Yayınları , çev. Tugay KabanKitabı okudu
145 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.