Atatürk'ün milletinin tarih geçmişi bakımından benimsediği düşünce ile sımsıkı ilişkisi vardır: ATATÜRK, Anadolu'da, Yunan (Helen) varlığından çoook önce, medeniyet kurmuş kavimlerin ve TÜRK VARLIĞI'nın olduğu inancındaydı ve ETİ (HİTİT), AKAD, SÜMER uygarlıkları üzerinde durulmasını istemişti. Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesine Sümeroloji dersini koydurmuş, dünyanın en tanınmış ilim adamlarını toplıyarak, kongreler yaptırmıştı. Bu arada, masrafını şahsen vererek Arkeolog Prof. Dr. Remzi Oğuz Arık (1899-1954) Başkanlığında Alacahöyükdeki kazıları yaptırmış, aslını yitirmeden çıkan eserleri, daha sonra kendisinin kurtardığı vatanda onbeş sene (Muvakkat Kabir) adıyla bekletildiği Etnoğrafya müzesinde sergilenmişti.
1936 yılı 27 Eylülüydü. Atatürk sergiye, beraberinde Prof. Şemseddin Günaltay, Prof. Afet inan, Prof.Yusuf Ziya Özer, isviçreli ünlü tarihçi Prof. Dr. Pittard olarak geldi. Tesbit edilebilen tarih sıralarıyla yerleştirilmiş, vazo, kandil, ibrik, üzeri rölyefli mutfak eşyalarını, kadın süs ve takılarını bir-bir tetkik etti.
Sorbon mezunu, dünyanın başlıca Türkoloji Enstitü ve Derneklerinde üye, bilimsel değeri dünyaca malum, kazıyı yaptıran Prof. Remzi Oğuz Arık’tan ayrıntılı bilgi aldı. Sonra onu daha yakınına çağırdı: heyecanını saklamaya lüzum görme'diği bir sesle:"-Çocuğum ... Seni alnından öpmek isterim. Bir inancıma, ilim tasdiki getirdin, Anadolu’da Türk varlığının EN ESKİ UYGAR LIK olduğunu isbat ettin." dedi.