İnsanların yaptığı hataların yarısının nedeni, bir şey artık kuşkulu değilse onun hakkında düşünmeyi bı­rakmalarıdır.
Reklam
Maddi açıdan diğer insanların iyi niyetine muhtaç olmayacak kadar iyi du­rumda olanlar dışında herkes için başkalarının görüşü, yasalar kadar etkilidir;
anlatılanlar yabancı gelmedi..
Bu devirde, alışılageldik düzen sık sık, yeni yararlar sağlamak için olduğu kadar, eski kötülükleri yeniden canlandırmak için de bozuluyor. Dinin canlandırılması adıyla bugünlerde öne sürü­len şey, dar ve eğitilmemiş kafalarda her zaman yobazlı­ğın da bir o kadar canlandırılması anlamına gelmiştir; bir halkta, bu ülkede her zaman orta sınıflarda görülen hoş­ görüsüzlüğün güçlü ve daimi mayası varsa, zulüm gör­meyi hak ettiğini hep düşündükleri insanlara etkin ola­rak zulmetmeye başlamaları için çok ufak bir kışkırtma yeterli olur.
Gerçeğin, yalnızca gerçek olduğu için, hatanın sahip ol­madığı bir güce sahip olduğunu düşünmek ve zindanlara, kazıklara galebe çalacağını sanmak boş duygusallıktan başka bir şey değildir. İnsanların gerçek için gösterdikleri gözükaralık, hata için gösterdiklerinden daha fazla değil­dir genellikle,
Ne var ki gerçeğin her zaman bastırmaya üstün gel­diği savı, insanların yineleye yineleye genel geçer bir bilgi haline getirdiği, ama bütün deneyimlerin de yalanladığı tatlı yalanlardan biridir. Tarih, baskı altında tutulmuş ger­çeklerle doludur. Tamamen bastırılamadığında, yüzyıllar­ca ertelenmesi mümkündür.
Reklam
İlk din şehitlerini taşlayanla­rın kendilerinden daha kötü insanlar olduğunu düşünen Ortodoks Hıristiyanlar, taş atanlardan birinin Aziz Pav­lus olduğunu anımsamalı.
tanrının varlığına inansan what kaybedersin my güzel brother?
İçinde bulunduğumuz çağda -ki "inançtan yoksun ama kuşkuculuktan ödü kopan" bir çağ olarak tanımlan­mıştır ve insanlar görüşlerinin doğruluğundan değil, onlar olmaksızın ne yapacaklarını bilmeyeceklerinden emin­dir-
şeytan avukatlığı.. yol+yemek varsa zamanında iyi işmiş.. lol.
En hoşgörü­süz kilise olan Roma Katolik Kilisesi, dine hizmet etmiş bir kişinin aziz mertebesine çıkarılması sırasında bile bir "şeytanın avukatı"nı çağırır ve sabırla dinler. Öyle anlaşı­lıyor ki en kutsal insan bile, ölümünden sonra şeytanın ona karşı söyleyebileceği her şey bilinip tartılmadan onur­landırılamıyor.
İnsan hatalarını tartışma ve deneyim yoluyla düzel­tebilir. Yalnızca deneyimle değil. Tartışma da olmak zo­rundadır ki deneyimin nasıl yorumlanacağı gösterilebil­sin. Yanlış görüşler ve uygulamalar zaman içinde yerleri­ni olgulara ve savunulara bırakır: Ancak olgular ve savu­nuların insan zihni üzerinde herhangi bir etkisi olabil­mesi için, onun karşısına çıkarılması gerekir. Pek az olgu, anlamlarını ortaya koyacak yorumlar olmaksızın kendi hikayesini anlatabilir.
Reklam
Dünya da her birey için onun temasta bulunduğu bölümüdür; partisi, mez­hebi, dini, toplumdaki sınıfıdır: Dünya dendiğinde kendi ülkesi ya da çağı gibi kapsamlı bir şeyi anlayan kişiye, ne­redeyse liberal ve açık görüşlü denebilir. Başka çağların, ülkelerin, mezheplerin, dinlerin, sınıfların ve partilerin, tam tersi görüşlere sahip olmuş olduğunu, hatta şu anda da sahip olduğunu bilmek, onun bu kolektif yetkeye olan inancını sarsmaz.
Gerçekten memurların görevi gereği konuşamadıkları bir ülkede, bir de gençlik örgütleri susturulursa, demokrasi kimin demokrasisi ve düşünce özgürlüğü kimlerin özgürlüğü olacaktır?...
Friedrich Nietzsche
Nietzsche’ye göre felsefe, Sokrates-Platon’dan beri entellektüalist bir yola girmiş ve insanlık içgüdüsünü hiçe sayan salt akılcı bir bilgiye önem vermiştir. Nietzsche’nin bütün istediği, insanı kurtarmak, onu kuru akılcı uygarlıktan uzaklaştırıp kendisinin ne olduğu üzerinde düşündürmektir. Bu yüzden Nietzsche, doğa felsefesini salık verir çünkü orada insan tragedya ile var olur. Tragedyada ele alınan insan, alın yazısı ve karar özgürlüğü ile baş başa kalmış tek insandır
Ya Nietzsche' nin özgürlüğü! Onun yaşadığı gibi yaşamak nasıl bir şey olurdu? Ev yok bark yok, zorunluluk yok, ödemesi gereken maaşlar, yetiştirmesi gereken çocuklar yok, programı yok, toplumda bir yeri, bir rolü yok.
-ki "inançtan yoksun ama kuşkuculuktan ödü kopan" bir çağ olarak tanımlanmıştır ve insanlar görüşlerinin doğruluğundan değil, onlar olmaksızın ne yapacaklarını bilmeyeceklerinden emindir
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.
Resim