Erich Fromm hakkında kısa bir biyografiyle başlayan kitap, "sahip olmak" ya da "olmak" kavramları üzerinden günümüz hakkında çıkarımlarda bulunuyor. Nedense psikolojiyle ilgilenen çoğu insanın hayatında ağır psikolojik travmalar yaşadığına bir kez daha şahit olmuş oluyoruz Erich Fromm'un hayatıyla. Kendisi iki dünya savaşına tanıklık etmiş Yahudi kökenli bir Alman ve karısı da intihar ederek yaşamına son vermiş. Tanık olduğu olaylar insana ve onun psikolojisine bakış açısını şekillendirmiş. İçinde güzel tespitler bulunmasına rağmen kitabı yazan ekibin günümüz insanı ve toplum hakkında net kararlar vermesi, Erich Fromm'un yazdıklarından çıkarılabilecek farklı düşünceler olmasa bile bunu okuyucuya bırakmaması eleştirilebilecek kısımlardan.
Mizaç ve karakterin birbirinden ayrıldığına, karakterin insanın yaşadıklarıyla ve iradesiyle şekillendiğine değinirken insanın mizacının doğuştan olsa da yapıcı ya da yıkıcı etki etmesinin karakterine bağlı olduğu tespiti en beğendiklerimden biriydi. Bir de günümüz insanının hep daha fazlasına sahip olmakla yanıp tutuşurken asla tatmin olmaması ve meselenin şeylere sahip olmak değil, o şeyleri yaratma tutkusu içinde olmanın öneminden bahsedilmiş. Modern dünyada neden bunca şeye sahipken mutsuzluk ve umutsuzluk içindeyiz, neden dışlanırız korkusuyla herkes denilen tayfanın içine hapsolup yaşıyoruz gibi soruların yanıtlarını bulabileceğiniz bir kitap. Meraklısına tavsiye edilir.
Not: Kitap iki farklı öyküyü barındırıyor içerisinde dolayısıyla inceleme iki parçadan oluşacaktır. Keyifli okumalar.
BİR TOPRAK SAHİBİNİN SABAHI
-Spoiler İçermez-
Köyde doğup büyümüş, zor şartlarda okumuş, tüm olanaksızlıklara rağmen güzel okullar kazanmış, saygın bir mesleğe kavuşup nihayet köyden ve sefillikten kurtulmuş insanların başarı
Jose Saramago Körlük serisiyle dünya edebiyatında kendine yer bulmuş, yer bulmakla kalmayıp orada bir otorite kurmuş bir yazar olmasının yanında, aynı zamanda yazdığı sıradışı diğer romanlarla adından sıkça söz ettiren başarılı bir yazardır. Benim için tüm kitapları okunmaya değer bir yazardır. Ayrıca kitaplarının sarı renkte olması da ayrı bir dikkat çekici unsurdur benim için. Kırmızı Kedi Yayınevi farkı diyelim buna da. "Saramago iyi ki hayatımızda!" dedikten sonra kitabın içerik değerlendirmesine geçmek istiyorum.
Tertuliano Máximo Afonso boşanmış, karamsarlık içinde tekdüze bir yaşam süren bir tarih öğretmenidir. Keyfi biraz yerine gelsin diye arkadaşlarının önerdiği bir filmi videoda izlemek üzere alır. Aynı gece evdeki gürültülere uyanınca filmin videoda kendi kendine oynadığını görür. Filmdeki figüranlardan biri kendisinin beş yıl önceki haline tıpatıp, ikiz gibi benzemektedir. Tertuliano bu adamın izini sürmeye çalışır; saplantıya dönüşen arayışının tedirgin edici, hatta dehşet verici sonuçlara ulaşacağını anladığında ve adamın kim olduğunu öğrendiğinde garip bir hikâye gibi başlayan olay, kimlik ve benlik üzerine karmaşık bir düşünceler silsilesine dönüşecektir. José Saramago'nun lirik bir anlatımla sunduğu bilinç akışı yöntemiyle okur, metropol yaşamının birey üzerindeki etkisini de bu olağanüstü hikâyenin katmanlarında buluyor.
Not:
Kopyalanmış Adam sinemaya da "Düşman" adıyla uyarlanmıştır. Filmini de izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. İyi okumalar, keyifli seyirler..
Kopyalanmış AdamJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20142,884 okunma
Her yürek bir türlü çarpar, ama her his aynı türden etki yaratmaz. Her yüz birbirine benzer, ama tesirlerin alametleri başkadır. Her beyin, biçim bakımından birbirinin aynıdır, ama ürettiği düşünceler birbirinin aynı mıdır?
Daha zenginsiniz şimdi, ama daha az güçlüsünüz. Sizi birbirinize bağlayan düşünceler yok oldu; her şey yumuşadı, gevşedi, çürüdü, bitti! Her şey, her şey, her şey yok oldu!..
_
Ey ruhum, günün birinde gerçekten de iyi, yalnız başına, tüm çıplaklığınla seni kuşatan bedenden daha görünür olacak mısın? Günün birinde sevme zevkini ve aşık olmanın doğasını tadacak mısın? Günün birinde tatmin olmuş, hiçbir şeye gereksinim duymayan, hiçbir şeyi istemeyen ve zevk bulacağın canlı ve cansız hiçbir şeyi arzulamayan biri olacak mısın? Hiçbir zaman bu eğlenceler için herhangi bir yerde daha uzun zaman, daha uygun bir yer, ülke, ılıman bir iklim ya da sana daha yakın olan insanlar istemeyen birisi olacak mısın?
Peyami Safa 7-8 yaşlarından başlayıp 18 yaşına kadar devam eden , sebebi bilinmeyen bir kemik hastalığı ile yıllarca mücadele etmiş. Onunla mücadele eden annesi de var fakat babası o 2 yaşındayken bu dünyadan uçup gitmiş. Bu bilgiyi size veriyorum çünkü 1937 yılında ilk baskısı çıkmış bu roman Peyami Safa'nin kendi hikayesi. Onun psikolojik halini
Böyle kitapları okuyup hayatına güzel şeyler kattığını düşünen insanlar bence berbat kişiliklere sahiptirler. Çünkü kitap zaten hepimizin bildiği son dere klişe mevzulardan bahsediyor. Daha önce Destek Yayınları'na tövbe etmiştim ne halt etmeye gidip tekrar bu salak yayınevinin kitabını edindim bilmiyorum. Kitap hakkında çok olumlu yorumlar vardı
Bernhard bu eserinde yine ciddi konulara değinmiş. Aslında onda ben şahsen sürekli bir eleştiri havası seziyorum. Daha doğrusu sorgulayıcı bir eleştiri. Bir şeyi yapıyorsak bunu neden yapıyoruz ve neden yapalım ki? Yüzlerce yıldır doğru kabul edilip süregelmiş şeylere bile Bernhard okuduktan sonra en büyük kuşku ile bakar hale geliyorsunuz. Ama