- Tanrı’ya esir ol ancak tanrılığa olma! - Ahlakına güvenip dini reddebilirsin, bu bağışlanır belki ama dindarlığına güvenip ahlakı reddedersen bu asla bağışlanmaz(!) Zira din, ahlak içindir; ahlak din için değil. - Yaşadığın her bir sorunu kendinden bilir ve üzerine düşünürsen o sorunu bir daha yaşamazsın. Ancak sorunu dışarda ararsan, tekrar
Evensel İnsan Hakları Üzerine, Sene 2020 Münazara Denemesi.
Evrensel insan hakları bundan yetmiş yıl önce kabul edildi. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından politik, medeni, ekonomik ve kültürel hakların korunmasına yönelik bir sistemin başlangıcına adım atılmış olunsa da, insan hakları ciddi bir baskı altındadır. Baktığımızda aslında tüm insanlar hür, onur ve haklar bakımından eşit doğar. Fakat içinde
Reklam
27 Mart DünyaTiyatro Günü Uluslararası Bildirisi
Bütün dünyadan tüm tiyatro sanatçısı dostlarıma, Sizlere bu mesajı Dünya Tiyatro Günü vesilesiyle yazıyorum ve sizlere hitap edebilme olanağını bulduğum için çok mutlu olsam da hep birlikte – tiyatro sanatçıları ve diğer insanlar- maruz kaldığımız ağırlığın altında varlığımın her lifi tir tir titriyor; ezici baskıların ve dünyanın bugünkü halinin
"Bir fikri, bir düşünceyi, bir inancı savunmak; o fikre ait tutarsızlıkları, çelişkileri görmezden gelmek değildir. Aksine sahip olduğumuz fikirleri olgunlaştıracak, daha iyiye ve güzele taşıyacak eleştirel bakış ve düşünce kabileyetidir..." Aygün Akyol
Freud
_Söz ile Sihir eskiden aynı şeydi; sözlerin sihirli güçleri vardır. _Sevgi ve sinir doğru orantılıdır. _Aşk yoktur; libido vardır. Aşık insan deIidir. _Dünün mutsuz çocukları, bugünün psikopatlarıdır. _Hiçbir önerme, kendi kendisinin kanıtı olamaz. _Sanat, çocukluk tecrübelerinin büyüklüğe
Bir varmış bir yokmuş… Bu oyun bize çok küçükken oynatılmaya başladı, “hangi takımı tutuyorsun?” Takım tutmayan çocuk var mıdır, sanmıyorum… Aile teşvik etmese de okulda arkadaşları tarafından muhakkak takım tutmak zorunda bırakılıyor çocuk. Bilgi sahibi olmadan seçim yapıyor ve tutmak zorunda kalıyor. Akabinde… Artık bu takımı tuttun, vazgeçemezsin, sana dönek derler, saplantılı olma durumu ruhumuza enjekte ediliyor. Daha sonra La fontaine, ezop, bin bir gece masallarıyla kandırılmaya devam. Kurt önce büyükanneyi yiyor, sonra kırmızı başlıklı kızı yutuyor (çiğnemeden) ve kahraman avcı her ikisini de kurtarıyor. Nuh’un gemisine her canlıdan birer çiftin sığdığına inanmak da kolay oluyor böylelikle. Hiç soran yok! Kurt, neden kız ormanda gezerken, tenhada yakalayıp midesine indirmiyor da, büyükannesinin kılığına girerek karizmayı çizdiriyor. Gerçeğin inkârı sonucu oluşan toz pembe hayaller... Biraz büyüdükçe de ideolojilere saplanma durumu başlıyor, “hangi düşünceyi savunuyorsun?”…izm-ler, ...ist-ler, …cü-ler, …ci-lerden birini savunmak, var olanlardan birini seçmek zorunda bırakılmak… Yanlış olduğunu bile bile vazgeçememe durumu başlıyor, zararın neresinden dönersek dönelim bize dönek diyecekler. Bir şeyleri tutmak-seçmek zorunda kalmak bizde hep sorun. Bu tür saplantılı düşünceler bize atalarımızdan mı geliyor bilemedim… Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı varmış, hayırdır! esir mi olduk yani. Bence en güzelini reis söylemiş "itibardan tasarruf olmaz".
Reklam
50 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.