Uzun zamandır okuduğum her kitabım hüzünlü bitiyordu. Ben kitapların sonlarına çok önem veririm, nasıl bittiğine... Bana göre yazarım zekası kitabın sonunda belli olur. Olayları nasıl bağladığı, nasıl bir sonu olduğu, bunu yaparken abese kaçıp kaçmadığı tabi bunu bir okuyucu olarak dile getiriyorum nacizane... kitabı değerlendirecek olursam: Kitap Afganistan'da geçiyor. Yazarın Bin Muhteşem Güneş romanı da Afganistan'da geçiyor. Yazar sayesinde Afganistan'ı tanımak ve ardından araştırmak belki en büyük kazanımdır. Bin Muhteşem Güneş'i bu kadar beğenmedim. Ama bu kitabı heyecanla ve merakla okudum. Yaşananlar karşında insanın neden kötülüğe yöneldiği üzerine düşündüm. Emir babasından almadığı sevgiyi almak için kötülük yapmaya başvuruyor. Bunun kendi için mantıklı bir gerekçe olduğunu düşünüyor. Burda suçlu o an için Emir mi yoksa baba mı? Tabi babanın yaşadığı pişmanlıklar bunlara zemin olmuş. Sonra da Emir'in yaşadığı pişmanlıkların onu yeniden" iyi yapması serüveni" oldukça etkileyici. Ben kitabı çok beğendim. Zevkle sıkılmadan bir çırpıda bitiyor o sayfalar. Okurken duygunun her türlüsünü yaşıyorsun. Hüzün, korku, endişe, mutluluk, sevgi... En son mutlu olup uzun süre kitabı ve karakterleri düşünmemek en iyisi bence. Sizlere de en güzelinden okumalar dilerim...