2024 senesinin bir kitabi daha benim için okuma tarihimin tozlu sayfaları arasında yerini aldı. İlk defa bir eseri okuduktan ve aldığı 2021 Nobel Edebiyat Ödülü'nden sonra sonuna kadar hak ettiğini sizlere samimiyet ile söyleyebilirim. 10 üzerinden şimdiden 10.
Önce dikkatimi çeken nokta Salim karakteri üzerinden başlayan hikayemiz
"Akıl, yürek ve beden namazda olursa, insan zâhirde halk, hakikatte Hak ile olur. “Allah-u Ekber” deyip Hak ile olanlar, hak yolda her nevi meşakkate göğüs gerer. Namaz için gözünü kırpmadan bedel öder. Yorulduğunda, zihninde, Kâbe’yi yeniden müminlere musalla yapan Peygamber-i Ekber’i canlandırır. Hz. Ömer gibi vurulduğunda da cemaatin namazını düşünür, Urve gibi kalabalık bir cemaatin önünde namazda ayağı kesilir; ne ah eder, ne inler…
Önünde Kâbe’yi, solunda Cehennem’i, sağında Cennet’i, arkasında ölüm meleğini, ayaklarının altına Sırât’ı tasavvur eden; her kıldığı namazın son namazı olduğunu düşünen, “Büyük olan Allah’tır!” derken bütün hücreleriyle lisanına iştirak eden, ne söylediğini, ne okuduğunu bilen bir mümin namazda acı çekmez, elem duymaz. Ona acı veren tek bir şey vardır ki o da namazının kabul edilip edilmediği hususudur.
Zira dünyanın belaları gibi nimetleri de geçicidir.
Bâkî olan ise yalnızca Allah Azze ve Celle’dir."
Düşünmenin derinliği neden oluşur? Hesaplamanın aksine, düşünme dünyaya yeni bir bakış sunar, hatta başka bir dünya ortaya çıkarır. Sadece canlı olan, acı çekebilen hayat düşünme yetisine sahiptir. Yapay zekada eksik olan tam da bu hayattır: "Biz düşünen kurbağalar değiliz, soğutulmuş iç organları olan nesnelleştirici ve kaydedici aletler değiliz - düşüncelerimizi sürekli olarak acılarımızdan doğurmamız ve onlara içimizdeki kan, yürek, ateş, haz, tutku, azap, vicdan, kader, talihsizlik gibi her şeyi anaç bir şekilde vermemiz gerekir." Yapay zeka sadece bir hesap aracıdır. Öğrenme yetisine hatta "derin öğrenme" yetisine sahiptir ama deneyim yetisine sahip değildir. Ancak acı, zekayı tine dönüştürür. Acı algoritmaları olmayacaktır.
Necati Tosuner'in "Yakamoz Avına Çıkmak" adlı öykü kitabı, üç bölümden oluşuyor.Kitabın birinci bölümünde,bu öykü türünde de rüştünü ispatlamış, çok güzel öykülere imza atmış yazarın on yıllık bir zaman diliminde kaleme aldığı yalnızlık, umut, özlem,burukluk temalı minimal öyküleri var. Kitabın ikinci bölümünde yalnızlık konulu
YÜREK AĞLARSA/ LAYIKHAN ÖZDER
“Herkes hayat yolculuğuna kalbiyle anlam yükler. “
Kitap satış gelirinin ihmal ve istismara uğramış çocukların eğitim bursuna ve ihtiyaç sahibi engelli çocuklarımıza tekerlekli sandalye desteğine kullanılacağının bilgisini vererek en başından belirterek yorumuma başlayayım. Bu ince düşüncesinden dolayı yazarımızı
Aslında o kahrolası çekingenliğim olmasa, hoşsohbet biri bile sayılırdım.
✓✓✓
Zweig'ın eserlerini okumayı seviyorum. Kişilik analiz yeteneğine hep şapka çıkarmışımdır. Yazarlığın yan dalı psikoloji bana göre. Ya da Zweig çok iyi yapıyor bunu :)
Kitaptan çıkardığım ana fikir şuydu ; iyi niyetten beslenen acıma duygusunun nelere sebep olduğunun kanıtı. Empati duygusunun doz aşımında kişiyi ne gibi çıkmazlara soktuğunun göstergesi.
Teğmen Hofmiller'in bedensel özürlü bir genç kıza olan acıma hissini, ona yalan umutlar vererek (iyileseceği yônünde) kamufle etme çabasının başına ördüğü çorapları okuyoruz. Ve bu yoğun ilgiyi farklı düsünen genç ve sabırsız bir yürek Edith...
Her duygunun hakkını vermeliyiz evet ama tadında bırakarak :)
Sabırsız YürekStefan Zweig · Can Yayınları · 20166,1bin okunma
İnsanları dinî konularda şüpheye düşürenler, imanlarını sarsanlar onların mutluluklarını da almışlardır. Sonunda da, bu insanları nasıl mutlu edeceklerini düşünmüşlerdir. Pek çok tez öne sürmüşlerdir. Russo "İlkel insan mutlu insan" derken acaba "ilkellikle neyi kast etmiştir? Düşünmemek çare olarak rilmiş, o da olmamıştır. "Gününü yaşa" tezi tutmamış, insan düşünen bir varlık olduğu için geçmiş ve geleceğini düşünmeden edememiştir. "Mutluluk gelecektedir" görüşü insanları gelecekteki hayali bir mutluluğun beklentisine götürürken hayali bir beklentinin insan psikolojisindeki acısı, şüphesiz ki büyüktür. Bütün bunlar, insan için huzursuzluğu artırmaktan başka bir şey sağlamamıştır.
"Göstermiyorlar yüzünü
Gözlerim yoksun senden
Sildiler tüm gülüşlerini
Aşkını aldılar benden.
Gasp etsinler ne bulurlarsa
Hâlâ bir hazine var içimde
Seni seven, düşünen bir yürek
Çarpıyor senin için özlemle."
Hazin...
Kitaba başlayan ile kitabı bitiren aynı kişi değildir artık. (alıntı)
Sürekli bir yerlerde okuyup, gördüğüm bu söz; bana Tatar Çölü kitabını bitirince bir daha anımsattı kendini. Muhakkak öyle ve tıpkı baş kahramanımız Giovanni Drogo'nun hayat hikayesine ortak olmak gibi. Çok sevdiğim hocalarımızdan birinin tavsiyesiyle