Harry, Dumbledore'un gözlerinin bir anlığına onun ve Ron'un saklandığı köşeye doğru kaydığından neredeyse emindi. "Takdire şayan duygular," dedi Malfoy eğilerek. "Hepimiz senin... ee, nasıl desem... oldukça bireysel yönetim üslubunu özleyeceğiz, Albus. Ve arkandan gelen kişinin... ee... 'ölümleri' önleyeceğini umuyoruz."
"Gene de," dedi Dumbledore, herkes her sözcüğü duyabilsin diye tane tane konuşarak, "göreceksin ki, ancak burada bana sadık kimse kalmadığında bu okuldan gerçekten ayrılmışım demektir. Ayrıca göreceksin ki, Hogwarts'ta isteyen herkese yardım edilir."
"Müdür'ün göreve atanması ya da görevden uzaklaştırılması yönetim kurulu üyelerimizi ilgilendiren bir mesele, Fudge," dedi Mr Malfoy yumuşak bir sesle. "Ve Dumbledore bu saldırıları durduramadığından..."
"Çok üzücü bir durum, Dumbledore," dedi Mr Malfoy ağır Bir parşömen çıkardı. "Ama yönetim kurulu üyeleri artık çekilmen gerektiği görüşünde. Bu bir Uzaklaştırma Emri - üzerinde on iki imzayı da bulacaksın. Korkarım senin artık becerini kaybetmeye başladığın görüşündeyiz. Şimdiye kadar kaç saldırı oldu? Bu öğleden sonra iki tane daha oldu, değil mi? Bu gidişle Hogwarts'ta hiç Muggle çocuğu kalmayacak ve hepimiz bunun okul için nasıl korkunç bir kayıp olacağını biliyoruz."
"Azizim, inan ki keyfimden gelmedim evine... Tabii ki buna bir ev diyorsan," dedi Lucius Malfoy, pis pis sırıtıp küçük kulübeye göz gezdirirken. "Okula baktım, bana Müdür'ün burada olduğu söylendi."
Fudge, gözlerini Hagrid'inkilerden kaçırarak, "Sadece kısa bir süre için," dedi. "Bu, ceza değil, Hagrid, daha çok bir önlem. Başka biri yakalanırsa salıverileceksin ve senden gereken şekilde özür dilenecek..."
- "Şair, gözü açık rüyâ gören, masal anlatan değil; rüyâsını tâbir eden zaman içinde tâbirin gerçekleşmesini seyrettiren nadide kumaş sahibi... Şu, teksir makinasından çıkmış basmakalıp şairler ordusunu, şiir âletiyle ifâdelerini; hiçbiri diğerinden şahsiyet olarak ayrılamaz teksir şiirlerini niçin gerçek şiir olarak görmemek gereği de buradan..."
- "İhtiyaç" sözünün bile hemen eşyayı hatırlattığı bir devirde, tuvalet kağıdı kadar bile "gerçek" ihtiyaç seviyesine çıkamamış fikrin, kendi fışkıracak "müstesna genci"nin ilk gençlik çilesi..."
Harry neredeyse keşke Riddle'ın güncesini nasıl çalıştıracağımı keşfetmemiş olsam diyecek haldeydi. Ron ve Hermione ona gördüklerini defalarca anlattırmışlardı. Artık anlatmaktan da, bunun ardından gelen uzun ve dolambaçlı konuşmalardan da usanmıştı.
Ve Harry, eğer çocukken şatonun içinde bir yerde bir canavarın saklandığını öğrenmişse, Hagrid'in onu görebilmek için elinden geleni ardına koymayacağından emindi. Büyük olasılıkla canavarın bunca zamandır kapatılmış olmasından utanç duymuş ve onun çok sayıdaki bacaklarını biraz açmaya hakkı olduğunu düşünmüştü; Harry on üç yaşındaki Hagrid'i canavara tasma takmaya çalışırken hayal edebiliyordu. Öte yandan Hagrid'in kimseyi öldürmek istemeyeceğinden de bir o kadar emindi.
Harry, Ron ve Hermione, Hagrid'in büyük ve korkunç yaratıklara karşı talihsiz bir sevgi beslediğini zaten biliyorlardı. Onların Hogwarts'taki ilk yılları sırasında, küçük ahşap evinde bir ejderha yetiştirmeye çalışmıştı. "Fluffy" ismini verdiği üç başlı dev köpek de unutulacak cinsten değildi hani.