"İnsanların en zayıf tarafları; sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir.
Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır."
İçimde bir sonbahar yaşanıyor. Döküyorum yapraklarımı birer birer. Terk ediyorum benliğimi, geri dönebilir miyim diye düşünmeden. Nereye gidiyorum bilmiyorum fakat bildiğim tek şey artık ruhumu acıtmayacak limanlar bulmak ve buna da inanmak istiyorum. Biliyorum ruhuma acı veren limanlar değildi, limanlarda yaşadıklarım sonucu kendi kendimi tüketişimdi. Kendimi en çok yine kendim yaralamıştım bilmeden belki de bilerek yapmıştım, başkasına zarar vermiyim diye ama yara almıştı sonuçta ruhum ve kalakaldım böylelikle çaresiz bir şekilde arafta.
İyileşmek istiyorum işte, şimdi de benliğimi iyileştirmek. Nasıl yapılacağını bilmiyorum ama sonuçta ‘bulanlar arayanlardır’ diye bir söz var ve inanıyorum ki Allah nasip ettirmeyeceği şeyin hayalini kurdurmaz.