GERÇEKTEN KENDİ KENDİMİZİN İDRAKINDA MIYIZ?
- "(...)Gerçekten kendi kendimizi idrak ediyor muyuz? Asla ve hiçbir şekilde. Şuurumun şu ândaki durumunu gözden geçirmek istediğim zaman, ona, dikkatimi üzerine çekmiş olmaktan gelen bir şeye, evvelce onda bulunmayan bir şey ilâve ediyorum; yâni, şeklini değiştiriyorum, büsbütün başka bir hâle koyuyorum ve tanınmaz oluyor. "İstikbâl" ise henüz ortada yoktur, var değildir ve hesaba katamayız. Kısaca; tutmaya ve dondurmaya davrandığımız zaman "hâl" ölüyor. İstikbâl ise, henüz gelmemiştir ve bu sebebten meçhûl kalıyor. Netice şu oluyor ki, hiçbir vakit, bir dakika dahi olsun, düşüncemizin içinde ne olduğunu gerçekten idrak ediyor değiliz. Ve çaresiz olarak, bilinmeyen ve bilinemeyecek olan hâdiselerden varlığımız fikrini çıkartmaya hiçbir hakkımız olamayacağı açıkça meydandadır. Durmadan ve yıldırım hızıyla değişen şeyde ne karar vardır ne gerçek; bu, daimi bir geçiştir. Bu itibarla: Düşünmüyorum, demek var değilim! Varlık hiçliğe eşit!" Her şey hiç olduktan sonra, her selim akılın kabul edeceği gibi, "hiç"i izâh etmek bile hiç; saçma!.."
Sayfa 63 - 64, 1.Kısım, 1.Levha, -İçtimâî Sistem Çerçevesinde-, İBDA Yayınları-Kitabı okudu
KENDİ KENDİMİZİN İDRAKİNDE MİYİZ?
- "Nerede kaldı ki, gerçekten kendi kendimizi idrak ediyor muyuz?" - "Asla ve hiçbir şekilde... Şuurumun şu ândaki durumunu gözden geçirmek istediğim zaman, ona, dikkatimi üzerine çekmiş olmaktan gelen bir şeye, evvelce onda bulunmayan bir şey ilâve ediyorum; yâni şeklini değiştiriyorum, büsbütün bir başka hâle koyuyorum ve tanınmaz oluyor... İSTİKBÂL ise henüz ortada yoktur, var değildir ve hesaba katamayız. Kısaca, tutmaya ve durdurmaya davrandığımız zaman HÂL ölüyor. İSTİKBÂL daha gelmemiştir ve bu sebepten meçhul kalıyor. Netice şu oluyor ki, hiçbir vakit, bir dakika dahi olsun, düşüncemizin içinde ne olduğunu gerçekten idrak ediyor değiliz. Ve çaresiz olarak, bilinmeyen olan hâdiselerden, varlığımız fikrini çıkarmaya hiçbir hakkımız olamayacağı açıkça meydandadır. Durmadan ve yıldırım hızıyla değişen şeyde, ne karar vardır, ne gerçek; bu daimî bir geçiştir ve bir madde değildir. Bu itibarla: Düşünmüyorum, demek var değilim! Varlık hiçliğe eşit!"
Sayfa 259 - 3.Levha, -Fezâ Edebiyatı- Kara Delikler, "Gölgeler" den İktibas, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Düşünmüyorum, demek var değilim! Varlık hiçliğe eşit!"
- … Gerçekten kendi kendimizi idrak ediyor muyuz? Asla ve hiçbir şekilde. Şuurumun şu ândaki durumunu gözden geçirmek istediğim zaman, ona, dikkatimi üzerine çekmiş olmaktan gelen bir şeye, evvelce onda bulunmayan bir şey ilave ediyorum; yâni, şeklini değiştiriyorum, büsbütün başka bir hâle koyuyorum ve tanınmaz oluyor. "İstikbâl" ise, henüz ortada yoktur, var değildir ve hesaba katamayız. Kısaca; tutmaya ve dondurmaya davrandığımız zaman "hâl" ölüyor. İstikbâl ise, daha gelmemiştir ve bu sebepten meçhul kalıyor. Netice şu oluyor ki, hiçbir vakit, bir dakika dahi olsun, düşüncemizin içinde ne olduğunu gerçekten idrak ediyor değiliz. Ve çaresiz olarak bilinmeyen ve bilinemeyecek olan hâdiselerden varlığımız fikrini çıkartmaya hiçbir hakkımız olamayacağı açıkça meydandadır. Durmadan ve yıldırım hızıyla değişen şeyde ne karar vardır ne gerçek; bu, daimî bir geçiştir ve bir madde değildir. bu itibarla: Düşünmüyorum, demek var değilim! Varlık hiçliğe eşit! Herşey hiç olduktan sonra, her selim akılın kabul edeceği gibi, "hiç"i izah etmek bile hiç; saçma! Yukarıdaki tesbiti böyle anlamalı!..