"Arzu'yu çoğu kez cinsel arzunun ötesinde bir anlamda düşünmüyoruz. Oysa arzu, aynı zamanda ve her zaman bilme arzusudur da. O yüzden arzunun nesnesi her zaman karanlık ve belirsiz olmak zorundadır. Aydınlık ve belirli bir şeyi ne diye arzulayalım ki? Onu zaten biliyoruz."
Ne yapacağımızı düşünüyoruz, hem de seyrek oluyor bu. Ne yaptığımızı ise hiç düşünmüyoruz.
Reklam
Hocalarından bahsediyor,fikrin hayatla münasebeti olması lüzumunu söylüyor "Az okuyoruz hatta hiç okumuyoruz ve galiba hiç düşünmüyoruz diye şikayet ediyordu. Bilhassa çocukça olduğunu bildiği hâlde okuduğumuz şeyler üzerinde bizle konuşuyordu.
Sayfa 45 - Dergah YayınlarıKitabı okuyor
“ Az okuyoruz, hatta hiç okumuyoruz ve galiba hiç de düşünmüyoruz”
Düşünmüyoruz, bakıyoruz. Konuşmuyoruz, bağırıyoruz.
Sayfa 54 - İnsan YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
KAAN İyi akşamlar sayın dinleyen sizinle yatmkş mıydık? ERKEK SESI (V.O.) Siz nasıl bir program yaptığınızı düşünüyorsunuz? KAAN Biz prensip olarak düşünmüyoruz. Başka bir gün.
Hepimiz başkalarının onayına ve ilgisine ihtiyaç duyuyoruz, ama çoğu zaman onların da aynı ihtiyacı yaşadıklarını, dolayısıyla onlara neler yaşattığımızı pek düşünmüyoruz.
Bana öyle geliyor ki semptomları çok fazla önemsiyoruz ve bu semptomların kaynağıyla çok az ilgileniyoruz. Çocuk yetiştirirken rahatımızın kaçmaması, herhangi bir sıkıntı yaşamamak, kısacası uslu çocuk yetiştirmek dışında bir şey düşünmüyoruz ve bu gelişim güzergahının çocuğun da yararına olup olmadığına çok az dikkat ediyoruz.
Az okuyoruz, hatta hiç okumuyoruz ve galiba hiç de düşünmüyoruz.
Reklam
Öyle bir kapı olmalı ki çalınca, insana hiçbir şey sormadan açsalar: kapının ortasındaki küçük pencereden bakıp da kim o demeseler. Sonra hemen içeri alsalar beni. Ben anlatmak istesem bile, hemen sustursalar: biz her şeyi biliyoruz. Her şeyi biliyor musunuz gerçekten? Evet. Neden sormuyorsunuz ayrıntıları? İstediğin zaman anlatırsın. Sana dinlenme fırsatı verdiğimizi de sanma. Hiç anlatmasan da olur. İstediğin zaman gidebilirsin. İstediğin zaman geri dönebilirsin. Anlayış da göstermiyoruz sana. Özellikle buna çok sevindim. Anlayış göstermenin sende bir gerginlik yaratacağını, ne zaman isteyecekler endişesini doğuracağını biliyoruz. Sen sormasaydın bunları bile anlatmazdık. Hiçbir sözü sonuna getirmeyi düşünmüyoruz. Yaşama şartlarını açıklar mısınız? Burada yemek ve uyuma saatleri belirli değildir. Kimsenin kimseyi dinleme zorunluluğu da yoktur. Birini dinlerken bile sonuna kadar beklemeyebilirsin: sözün yarısında dışarı çıkarsın canın isterse. İstemezsen hiç karşılık vermezsin konuşmalara.
Sayfa 667Kitabı okudu
Hani diyoruz ya yedisinde neyse yetmişinde o. ‘Arkadaş neden düşünmüyoruz, neden o? Manyak mıyız, aciz miyiz biz? Neden her yaşta aynı kişi oluyoruz? Hiç mi gelişemiyoruz?’ diye soran yok.
Tüketiyoruz! Sevdiğimiz her şeyi tüketiyoruz. Öyle çok sahipleniyor, öyle bir iştahla arzuluyoruz ki istediğiniz şeyleri bu hedefin sürdürülebilirliğini hiç düşünmüyoruz. Hem şu an içinde bulunduğumuz dünyada hem de kendi hayatlarımızda düşünmeden tüketiyor ve tükeniyoruz.
Destek yayınlarıKitabı okudu
"162. İstanbul'da sahabe kabri diye ziyaret edilenlerden sadece iki ismin bu şehrin kuşatmasına katıldığı bilinmektedir: Ebu Eyyüb Halid b. Zeyd el-Ensari ve Ebû Şeybe el-Hudri. Diğerlerine gelince, çoğunun adı sahabe arasında bile geçmez. İsmi sahabi olarak zikredilenlerin de başka coğrafyalarda vefat ettikleri bilinmektedir. Dolayısıyla ikisi dışında İstanbul'da medfun olduğu bilinen sahabe yoktur. Ayrıca bu iki sahabinin kabirleri de bilinmemektedir. Çünkü Bizanslıların, surların önüne defnedilmiş şehitler içinden sadece ikisinin mezarını yüzyıllar boyunca koruyup muhafaza ettiğini, (başkaları olmadığını varsaysak bile) tahrip etmediğini düşünmek yanlış olur. Kaldı ki sahipsiz mezarların nasıl kaybolup gittiğini biliyoruz. Bu nedenle ismi geçen iki sahabinin mezarından geriye bir iz kaldığını düşünmüyoruz. Akşemseddin Hazretlerinin Ebû Eyyüb el-Ensârî'nin kabrini keşfettiğine dair rivayetin ise ilmî bir kıymeti yoktur. Sonuç olarak, her iki sahabinin Ayvansaray-Eyüp hattında bir yerlerde medfun olduğunu düşünmek, kabir diye ziyaret edilen yerleri makam olarak kabul etmek doğruya en yakın kabul olarak durmaktadır."
Sayfa 96
“Öyle bir kapı olmalı ki çalınca, insana hiçbir şey sormadan açsalar: kapının ortasındaki küçük pencereden bakıp da kim o demeseler. Sonra hemen içeri alsalar beni. Ben anlatmak istesem bile, hemen sustursalar: biz her şeyi biliyoruz. Her şeyi biliyor musunuz gerçekten? Evet. Neden sormuyorsunuz ayrıntıları? İstediğin zaman anlatırsın. Sana dinlenme fırsatı verdiğimizi de sanma. Hiç anlatmasan da olur. İstediğin zaman gidebilirsin. İstediğin zaman geri dönebilirsin. Anlayış da göstermiyoruz sana. Özellikle buna çok sevindim. Anlayış göstermenin sende bir gerginlik yaratacağını, ne zaman isteyecekler endişesini doğuracağını biliyoruz. Sen sormasaydın bunları bile anlatmazdık. Hiçbir sözü sonuna getirmeyi düşünmüyoruz.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.