Kitap biterken, hiç mi okura acımadın ey yazar diye düşündüm. O nasıl bir sondu öyle. Hikayenin İçine dalıp, müdahale etmek istedim. Kitabın ilk bölümlerini geçince kapılıp gidiyoruz zaten sayfalara. Ama özellikle o son bölümleri okuyunca, vay be King, önermekte haklıymış, herkes okusun diye düşünüyorsunuz.
Psikolojik gerilim türünü seviyorsanız, duyguların okura geçtiği bir anlatım mevcut. Fakat bununla beraber konu birkaç açıdan da bizi yakalıyor. Bir kitabı okuyoruz, yorumluyoruz ama yazarın bakış açısından bir eser ne ifade ediyor onu çok düşünmüyoruz. Yazmak, kitabınızın basılması, en çok da okura ulaşması. Jake şu cümlelerle anlatıyor bunu: "Kısacası kitabın ne kadar iyi olursa olsun eserinin kabul göreceğinden emin olamazsın. Ve kimse okumuyorsa aslında eserin yoktur."
Benim ilgimi çeken bir diğer durum da hem karakterler hem de olaylar için ne düşüneceğinizi şaşırıyorsunuz. Genelde iyi, kötü, mutlu son, mutsuz son gibi net durumlara alışmışız. Bu kitapta haklı, haksız, ne olmalıydı düşüncesi çok değişiyor. Uzun uzun üzerinde tartışılabilecek, okuması çok keyifli ve gerilimli bir kitap, tavsiyemdir.