Çay ve Rıhtım ve Piyano ile Kaybetmek
“Mersin limanında, rıhtımdaki Romen bandıralı konteyner gemisine yükleme yapılırken, kilidi kırılan konteynerden düşen bir piyano, oradan geçen çay yüklü bir kamyonun kontrolünü kaybederek denize uçmasına sebep oldu. Kayıp ve arama çalışmaları devam ediyor” Ne kadar saçma bir haber dedim kendi kendime ve televizyonu kapattım. Suratımda
Günaydın. Modern çağ böyle işte, her kararımızdan her davranışımızdan ötürü müthiş bir mesuliyet müthiş bir duygu yükü var üzerimizde. Bundandır ki Tanizaki şöyle sorar: "Kalp denen ufacık makine, insanın yükünü nasıl taşıyacak?" Sahi, ufacık kalbimize çok yüklenmiyor muyuz sevgili okur? Hafiflemeli. Var olun.
Cuniçiro Tanizaki
Cuniçiro Tanizaki
-
Sazende Şunkin
Sazende Şunkin
-
Reklam
Uzun cümleler
Daha uzun cümleler kullanman lazım dedi. Neye göre, kime göre uzun dedim. Uzun kullanmazsan büyüyemezsin , büyük yazar olamazsın dedi. Ben buyum dedim, istesem de olamam zaten. Balzac gibi mi olayım dedim. Ya da mor ama bir o kadar da mor olmayan salkımların çevrelediği dışarı açalın iki sevimli penceresi olan bir taş duvarın arkasındaki yüzleri
Aslına bakarsak insanlar için ruhun gerçek değerini ve ikbalini gösteren yol; geçici, anlık veya dönemsel aşırılıklardan, içgüdüleri ve istekleri abartılı biçimde dışa vurmaktan ya da uçuk kaçık, ayran gönüllü tavırlar sergilemekten ziyade dengeli ve ölçülü kalabilmeyi, tutarlılığı, kalıcılığı ve güvenilirliği ilke edinebilmekten geçiyor bence.
Üsküdar Kitap Fuarında Gün
İçime çektiğim soğuk hava, değme ilaçlara taş çıkartıcı dinçlik veriyor bedenime. Elbette bu dinçliğin sebeplerinden biri de kendimce muhabbet kurduğum yazarları görme hevesimdir.
Ş. Teoman Duralı
Ş. Teoman Duralı
bu isimlerin başını çekiyor. Onun yanında
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
,
İhsan Süreyya Sırma
İhsan Süreyya Sırma
,
Bedri Gencer
Bedri Gencer
ve
Beşir Ayvazoğlu
Beşir Ayvazoğlu
gibi isimler de gün içinde gelmiş olanlardan. Bir daha ne zaman görebilirim ki
Yeni Hayat Yeni Çağ
Oldukça soğuk ve sakin bir sabah, buzlu yollar – ben görmedim ama, öyleymiş. Karanlık bir gökyüzü. Evet başka bir sabah başka bir hayattan- burada ben her sabah yeni bir hayata uyanırım desem güzel bir başlangıç olurdu bir bilimkurgu ya da felsefe hatta kişisel gelişim kitabı için, ama anlamam hiçbirinden- ben her sabah yeni bir hayata uyanırım
Reklam
Bir öğrencinin bana öğrettikleri; Kaliforniya'da Long Beachşehrindeki Eyalet Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak ders verirken, aynı sömestrde benim iki dersimi alan bir kız öğrencim dikkatimi çekmeye başlamıştı. Bu genç bayanın şu özelliklerinin farkına varmıştım: Her şeyden önce çok güzel bir kızdı; gözüm gayri ihtiyari ona gidiyordu. İkinci
Birini "çok" sevmemem gerektiğini anlıyorum bu aralar. Etrafımda kim "çok" sevse, hepsi "çok" mutsuz. Hayır düşündüğün gibi değil, kaybetmedim hislerimi. Hissizleşmedim, akıllandım sadece. Zaten öyle bir insan oldum ki, üzülme tehditini gördüğüm anda kaçıyorum tehdit gördüğüm insanın hayatından, başka birinin hayatına giresim geliyor hemen. Duvarlarım var önümde. Bu da ne kadar doğru bilmiyorum ama. Bi de bu aralar düşününce, hayatıma girip beni üzen, ağlatan, ne biliyim işte uykusuz geceler yaşatan, bana acıklı şarkılar dinleten, "içimde bi sıkıntı var" gibi cümlelerimin baş kahramanı olan her insanın yanına gidip teşekkür edesim geliyor. Niye biliyor musun? Üzülmeden akıllanamıyoruz biz. "Çok" kırılmadan, kalkmıyor gözümüzün önündeki o perde. Sende hala üzülüyorsan, bir şeyleri göremiyorsun demektir. Hala gözünde perdeler var demektir.. Bence tabii. Mesela şu an, bunu okuyan SEN, gelip bana hayatında yaşadığın en büyük derdi anlatsan; "ne güzel akıllanıyorsun işte, görmüyor musun öğrenmen gerekeni?" derim. Böyle bakıyorum ben hayata, insan suçlamayı sevmiyorum artık. Senelerce suçladım. Elde var koca bir sıfır! Sende suçlama. Bırak hayatın öğrettikleri sana ders olsun. Bırak kötü insanlar da girsin hayatına, bencil insanlar da, kalpsiz insanlar da. Öyle güzel şeyler öğretecekler ki sana, yarın teşekkür edeceksin onlara..
Doğan Cüceloğlu
Kaliforniya' da Long Beach şehrindeki Eyalet Üniversitesi' nde öğretim üyesi olarak ders verirken, aynı sömestrde benim iki dersimi alan bir kız öğrencim dikkatimi çekmeye başlamıştı. Bu genç bayanın şu özelliklerinin farkına varmıştım: Her şeyden önce çok güzel bir kızdı; gözüm gayri ihtiyari ona gidiyordu. İkinci olarak çok iyi bir öğrenciydi;
Kaliforniya’da Long Beach şehrindeki Eyalet Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak ders verirken, aynı sömestrde benim iki dersimi alan bir kız öğrencim dikkatimi çekmeye başlamıştı. Bu genç bayanın şu özelliklerinin farkına varmıştım: Her şeyden önce çok güzel bir kızdı; gözüm gayri ihtiyari ona gidiyordu. İkinci olarak çok iyi bir öğrenciydi;
108 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.