İyi İnsanları Üzen Pişman İnsanlar İçin Şiir
üzmüşsem iyi bir insanı salaksam yani, kafama vurabilirsiniz cezamı çekmem gerekiyordur çünkü bir halt yemişsem kahverengi bir surete bürünürüm siz yaklaşmasanız mesela bağcıklarımı bağlamam, unuturum önüme bakarım utanırım havadan sudan bahsedecek olursam iyi gülümseyen iyi bir insan artık benim yüzümden gülümsemiyorsa iyi
Mart Ayı Hikaye Etkinliği - Meral ve Tablosu (Lütfen sonuna kadar okur musunuz)
Meral kocasını hüzünlü gözlerle kapıda karşıladı. Meral: -Nerede kaldın Süleyman? Merak ettim. Adam hiddetle ve sinkaflı sözler eşliğinde, Süleyman: -Sana ne be kadın. Sana hesap mı vereceğim. Dedikten sonra bitkin bir halde olan karısına sert bir tokat nakşetmişti. Tokatın etkisiyle Meral duvara çarpmış sonrasında yere
Reklam
Bu gün ne düşündüm biliyor musunuz? Dilimizin ucuna yediğimiz o koca dilim ekmeğin içinden dahi seçemediğimiz küçücük bir tüy, bir cisim gelse hissedip rahatsız oluyoruz. Gözümüze 3 santimlik kirpik gelse huzursuz olup 3 saniye bile açık tutamıyoruz. Kulağımıza, hemen arkasında duran aslında yıllarca beraber yaşayan saçımız dahi değse gıdıklanıyoruz. Vücudumuzda kendine ait olmayan her şey kendini belli edip tepki gösteriyorken kalbimizde bize ait olmayan, olmaması gereken; kin, nefret, haset, kıskançlık, öfke nasıl olur da barınabiliyor? Düşünüyorum, gözümde bir kirpiği tuttuğum gibi tutsam kinimi.. Canım yanıyor, elimi uzatıp çeksem o şeyi, geçecek hepsi ve ben onu bile isteye tutuyorum gözümde? Kusura bakayım ama ben ya salağımdır ya da acıyı seviyorumdur. (Uff acı biber turşusuna bayılırım😬 ) Ağzımızda dönüp duran bir ip parçasını yutmak dahi midemizi bulandırıyor, nefret sözcüklerini nede çok tutuyoruz gırtlağımızda ki çabucak kaçıveriyor ağzımızdan.. kızdım kendime. Hemde çok kızdım. Kalbime ağır gelen her şeye düşman olmalıyım belki de?
"Moskova'da öğrenciyken, "malûm kadınlar"dan biriyle, anlarsın ya, komşuluk etmek zorunda kalmıştım. Tereza adında bir Polonyalıydı. İri-yarı, kömür küfesinden çıkmış gibi kara bir kadındı. Birbirine bitişik kaşları, baltayla yontulmuşcasına kaba-saba bir suratı vardı. Karanlık gözlerinin hayvanca parıltısından, kalın ve gür
Bu kitapları okumayı düşünüyorum bakalım ...
Türk dili ve edebiyatı çalışıyorken bir kaç kitaptan alıntılar yapmışlar uzun uzun okumuş gibi oldum :)) 😅 Kuyucaklı Yusuf gibi Bir Bilin Adamının Romanı gibi İstanbul Hatırası gibi Elveda Gülsarı gibi .. Simyacı gibi ..
O Zaman Dans
Tek çarem kaldı, sonsuza kadar dans etmek. "Dans etmeyen milletler yıkılmaya mahkumdur" diye bir söz duymuştum, çok değil kısa bir zaman önce. Önemsememiştim, saçmaydı çünkü. O zamanlar daha kimse yoktu yanımda. Panik de yoktu Kimse dans etmenin önemini fark etmemişti. Leonard Cohen'in bile gerçeği bildiğini zannetmiyorum. O zamanlar o
Reklam
550 öğeden 451 ile 460 arasındakiler gösteriliyor.