Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Causerie Chez Les Fontaines: Monsieur Et Madame Arthur Fontaine 1904
Paris'teki Julien Akademisi'nde eğitim gören Edouard Vuillard, eğitiminin ardından açtığı atölyeyi Pierre Bonnard ile paylaştı. Serusier'in teorilerinden ve Gauguin'in çalışmalarından etkilendi. 1889'da 'Nabis Sanat'ın üyesi olarak kayıtlara geçti. Sanatçı, aynı zamanda Japon resim anlayışından, çiçek tablolarından ve iç mekân resimlerinden etkilendi. Bu ilgisi, duvar kâğıdı, baskı ve dekoratif işlerle de uğraşmasına yol açtı. Eserlerinde daha çok iç mekânda, insanların en domestik hallerini ve bütünsel bir duyguyu vermeye çalıştı. Son dönem resimleri, çok daha doğal ve gerçek bir fotoğraf havası taşıdı. Anlık duyguların öne çıktığı tablosu 'Causerie chez les Fontaines'de özellikle renkli halı ve en doğal haliyle oda görüntüsü ve sohbet eden bir çift dikkat çeker. Eser, 1904'te Salon d'Automne'da sergilendiğinde ressam, bu çalışmanın en keyifli eseri olduğunu söylemişti.
Case dei Vettii'deki duvar resimleri;
İmgelerle konu­ şursak: Mekanı, amaçlanan kesinlik açısından tamamen yeter­li olan ve akort edilebilen tuşlu bir müzik aletine dönüştürerek çözüyordu sorunu. Dolayısıyla dekoratör sırf taklide dayalı sanattan bir bakıma vazgeçerken, dünyayı kısmen de olsa sa­natsal olarak temsil etme yoluna gidiyordu.
Reklam
Bizimde
Bu taze ve sakin koridor, pembe boyalı duvar, dipte açık renk bir perdenin arkasından parıldayan küçük bahçe ve kaplamalar üzerinde solmuş çiçeklerle keman resimleri hayatım boyunca gözlerimin önünden gitmeyecek.
İnsan doğuşuna ve huyuna göre dört mevsimden birine mensuptur yahut bir günde birinde ötekine geçer. Bina ve mobilya üsluplarında da ben dört mevsimi bulabilirim. Mesela kat kat örtülmüş, loş, külfetli, izbe olan gotik, kıştır; ferah, aydınlık, temiz ve mermer yonan, yazdır; renk renk mozaikleri, altın ve gümüş resimleri, süslü kandilleriyle Bizans mabedinde bir bahar israfı vardır. Bizim çinilerimiz, tahta tavan ve duvar tezyinatımız göz ısırmayan kibar renkleriyle bir sonbaharı andırır.
Sayfa 146
Çuvaldız, kanca, mızrak ucu ve de aşı boyasıyla duvar resimleri yapılması gibi kültür kanıtları 75.000 yıl önceye aittir (örneğin Güney Afrika'da Blombos Mağarası).7 Bu erken zamanlarda gruplar arası ticarete dair bazı kanıtlar olması da dikkate değer.0 Arizona Üniversitesi'nden Curtis Marean Güney Afrika'da, Pinnacle Point'te daha keskin aletler yapmak amacıyla, yaygın bulunan silkretin" yüksek sıcaklıklarda "ısıl işlem"den geçirildiğini gösteren daha erken tarihli, yaklaşık 1 10.000 yıl önceye ait kanıtlar bulmuştur. Dikkatle uygulanan bir dizi işlemde ulaşılan zihinsel başarı son derece etkileyicidir: Taşı 350 °C'ye ısıtmak için kuma çukur açmak, sıcaklığı bir süre sabit tutup sonra yavaş yavaş düşürmek.9 Ağaçtan yapılmış aletlerin kullanımı yaygın olabilir, ama öyle bile olsa tahta aletler onları bulmamıza olanak verecek kadar uzun süre dayanmaz.
Gustav Klimt
Gustav Klimt (14 Temmuz 1862 – 6 Şubat 1918), Avusturyalı ressamdır. Genç yaşlarda sembolizm ve art nouveau akımlarından ciddi derecede etkilenmiştir. Viyana Sezession grubunun önemli üyelerindendir. Tablolarının yanı sıra duvar resimleri, eskizleri ve diğer eserleriyle de tanınır. Klimt'in birincil resim konusu kadın bedenidir, -resimlerinde âşık olduğu bir kadını sık sık model olarak kullanmıştır- ve eserlerinde ince dekoratif süslemelerle beraber zarif bir erotizm göze çarpar. Bazı tablolarında gerçekten de saf altın kullanmıştır. Viyana Üniversitesindeki tabloları II. Dünya Savaşı'nda Naziler tarafından tahrip edilmiştir.
Reklam
Alev'de yoktu ama ipin ucunu görür gibi oluyordu, elinde hiç tutmamış değildi. Bu hayal onu da bir ipin ucundan sarkıtmıştı. Ama hayalini bile kuramadığı bir belirsizlikti bu. Ararken belirsiz bir şeyi arıyordu, öyle zordu ki bu. Aradığı bir ruh hali miydi, bir meslek mi, bir insan cinsi mi, bir müzik mi, bir ülke mi onu bile bilemeden
Sayfa 383Kitabı okudu
Marlo Morgan - Bir Çift Yürek
''Duvar resimleri arasında Japonların Darwin bo*balaması da yer alıyordu. Bir kağıt ya da kalem kullanmadan Anı Koruyucu her önemli olayı, tam tarihi ile kayıt etmeyi başarmıştı.'' *
Marlo Morgan
Marlo Morgan
Eren Yücesan Cendey
Eren Yücesan Cendey
Bir Çift Yürek
Bir Çift Yürek
* Darwin, Avustralya'da Kuzey Toprakları eyaletinin başkentidir. Timor Denizi'nin kıyısına kurulmuştur. Nüfusu 120.652'dir. * Darwin, bir zamanlar yalnızca küçük bir limana sahip küçük bir kasabaydı. Günümüzdeyse gelişip Avustralya'ın en çağdaş kentlerinden biri haline gelmiştir. * Darwin'in ilk sakinleri Larrakia Aborjinleri olmuştur. 9 Eylül 1839 tarihinde HMS Beagle gemisi Darwin'de duraklamıştır. Geminin komutanı John Clements Wickham, bulundukları yeri Charles Darwin'e atfen "Port Darwin" olarak adlandırmıştır. * Darwin, iki kez yeniden inşa edilmiştir. Bunlardan ilki II. Dünya Savaşı sırasındaki Japon hava bombardımanı nedeniyle, ikincisi ise 1974'teki Tracy Siklonu'nun ardından olmuştur. * KAYNAK: tr.wikipedia.org/wiki/Darwin,_Ku...
“Geçmişe döndüm, evleneli beri pek az şey değişmişti anlıyordum: Biz o zaman evlilik hayatımıza, sevimsizlikten yana bu otel odasından hiç de geri kalmayan mobilyalı bir odada başlamıştık. Savaş patladığı zaman doğru dürüst bir yerde oturuyorduk; ama şimdi düşünüyorum da biz sanki hiç yaşamadık o günleri: Dört oda, bir banyo vardı ve temizdi her şey. Clemens'in, duvar kâğıtları Max ve Moritz hikâyelerinden alınma sahnelerle süslü bir odası vardı. Bu resimleri anlayamayacak kadar küçüktü Clemens, ama öyleydi odası. Clemens bu resimleri anlayacak yaşa geldiğinde, bir odasının duvar kağıtları Max ve Moritz sahneleriyle süslü o evin yerinde yeller esiyordu; Fred'in orada duruşu hâlâ gözümün önündedir. Elleri gri üniformasının pantolon ceplerinde, üzerlerinden yumuşak gri bir duman yükselen yıkıntılara bakıyordu. Hiçbir şey anlamıyor, duymuyor gibiydi. Ne üst ne baş ne mobilya... Artık hiçbir şeyimizin kalmamış olması, onu hiç etkilememişti sanki. Bana, hiçbir zaman hiçbir eşyası olmamış bir adamın bakışıyla bakıyordu. Yanan sigarasını ağzından çıkarmış, benim ağzıma koymuştu. Sigaradan bir nefes çekmiş, dumanını üflerken de bir kahkaha salıvermiştim.”
Sayfa 106Kitabı okudu
Suriye: - Her evde Türk liderlerinin resimleri var. Şam ileri gelenlerinden Edip Bey, Türkler gelmezse bütün mallarını satıp Anadolu'yu gideceğini söyledi. Büyük, küçük, zengin, fakir herkes Türklerin geri geleceği gün için hilalli bayrakları hazır ediyor. (Omar Kiazim, Angora-Berlin, Paris 1922, s.32-33) - Fransız düşmanlığı Suriye ve
Sayfa 229 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aleksitimik toplum sokaklarda bağırmaya korkuyor, tuvalet köşelerine sığınıp, dile dökemediği her şeyi kapı arkalarına kusuyor. Arkadaşının yüzüne söyleyemediğini gidip tuvaletin kapısına karalıyor. Gencecik ömründe bir kez bile olsun gidip bir kıza ilan-ı aşk edememiş delikanlı, hınçla, tuvaletin kapısına organ resimleri kazıyor. Bir küfür silsilesi, yazanların en yakın akrabalarını içine alarak uzayıp gidiyor. Sokakların yılmış ve sindirilmiş insanı, üç duvar ve bir kapı arasında haşin bir ideolog, bir süper erkek oluveriyor. Cahit Sırkı'yı değiştirerek mi söylemeli? "Bir tuvaletlik saltanacın olacak."
Sukarno'nun itibari zedelenmesi:
Sukamo, 1933 'de yeniden tutuklandı. Bu durum; Sukarno'nun - si­yasal yaşamında sık sık ortaya çıkacak olan- pragmatist, reel politiker ve oportünist kimliğini ortaya koyacaktı. Sukarno, tutuklanmasıyla demolarize oldu. Sömürge yönetimine "devrim" hazırlığında olmadığına inandırmak için, sömürge yönetimi­nin herhangi bir biriminde görev almaya hazır olduğunu açıkladı. Bu açıklama, Endonezya halkı tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Endonezya'nın bağımsızlığıyla özleştirilen Sukarno'nun resimleri duvar­ lardan indirilerek parçalandı. Sukarno'nun prestiji ciddi bir şekilde sar­sıldı. Partai lndonesia liderleri, Sukarno'nun üyeliğinin "şerefsizlik" ne­deniyle silinmesini istedi. PPPKI ve PNI'nın bir düzlemde devam eden faaliyetleri, 1935 ve 1936 yılları içinde bütünüyle son buldu.
...Oysa 20 Kasım 1925'te, tüm tekke ve zaviyeleri kapatan 677 sayılı yasa T.B.M.M tarafından onaylandı. Daha önceden, şeyh, baba, seyit, mürşit, dede, çelebi ve halife gibi unvanlarla birlikte yürütülmüş olan işlevler de yasaklandı. Daha önceden saf olanlara hitap eden, kısmet okuma, sihir, nefes, öteki dünyadan haberler vermek gibi uygulamalar da yasaklandı. Sultanların türbeleri ve tekkelerle ilişkili tüm türbelerin kapatıldığı ilan edildi. Bu yasaya aykırı davrananlara üç aydan az olmamak üzere hapis ve elli liradan az olmamak üzere para cezası getirildi. Daha sonra, tekkelerdeki, kandiller, kılıçlar, duvar resimleri, dilek taşları, müzik aletleri v.b. gibi tüm eşyaların Etnografya Müzesi kullanımına verilmesini gerektiren bir yasa çıkarıldı. Bugün özellikle Hacı Bektaş Köyü'ndeki merkez tekkeden gelen birçok ilginç kostüm ve eşya Ankara Etnografya Müzesinde bulunur. aynı yasayla tüm kitaplar geleceğin tarihçi ve araştırmacıların kullanımı için saklanmak üzere kütüphane yetkililerine devredildi.
408 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Hıristiyanlık pagan kültürüne ve sanatına büyük ölçüde zarar vermiştir. Fakat Hıristiyanlığın ilk yıllarında Hıristiyanlarda inançlarından dolayı paganlar ve Yahudiler tarafından saldırılara uğruyor ve öldürülüyorlar. Bu süreçte Hıristiyanlığı kabul edenlerin bir kısmının şehrin dışına yerleştikleri, bir kısmının da dağlara yapılan kaya
Sözden İmgeye Batı Sanatında İkonografi
Sözden İmgeye Batı Sanatında İkonografiSerap Yüzgüller · Hayalperest Yayınevi · 201832 okunma
281 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.