Kitaptan önce aynı isimde bir Ümit Yaşar Oğuzcan şiiri olduğunu hatırlatmayı bir borç bilirim. BENİ KÖR KUYULARDA cümlesi benim çok aşina olduğum bir cümle. Şiirinden sonra aynı adlı bir şarkının olduğunu da farkettim onunda müptelası oldum. Şimdide aynı adla bir kitap okudum. Sizde sıralamayı benim gibi yaparsanız ŞİİR - ŞARKI - KİTAP diye daha keyifle okuyacağınızı tahmin ediyorum :)
İncelemeye geçecek olursak cümlelerinin sonunu açık bırakan yazar düşünme kısmını okura bırakmış. Kuyunun icinde "ben şimdi ne yapacağım hissi" veriyor okuyuculara.
Çağımızın sorunu toplumsal yozlaşma ve duyarsızlık kitabın ana teması. Okurken bu gerçeklerle tekrar yüzleşip beyninizin kıvrımlarında hissediyorsunuz. Sanki karışımızda hayat denen bir televizyon var ve biz sadece bakıp duruyoruz. Yazarın bizden istediği bu filmde bizimde rolümüzün olduğu ve onu hakkıyla oynamamiz. HAT kitaplarını okumak için Türkçe bile öğrenilir demiş yabancı birisi. Az bile demiş.
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,3bin okunma
Arthur Schopenhauer, 1851’de yayınladığı “Parerga ve Paralipomena: Kısa Felsefi Denemeler” adlı eserinin 396. bölümünün bir kısmında, kirpilerin soğukta kaldığı anlarda karşılaştıkları ikilemi anlatıyor: “Soğuk bir kış sabahı çok sayıda oklu kirpi, donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra, oklarının farkına vardılar ve ayrıldılar.
*Yaşamak acı çekmektir; yaşamı sürdürmek, çekilen bu acıda bir anlam bulmaktadır. Eğer yaşamda bir amaç varsa, acıda ve ölümde de bir amaç olmalıdır. Ama hiç kimse bir başkasına bu amacın ne olduğunu söyleyemez. Herkes bunu kendi başına bulmak ve bulduğu yanıtın öngördüğü sorumluluğu üstlenmek zorundadır"
İlk cümlem,
İnsanın Anlam Arayışı*
"Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız Tanrı'yı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz."
-Charles Manson
Peki bir Yabancı'ya bakınca ne görebilirsiniz? Farklılıkları mı, anormallikleri mi, rahatsızlık verdikleri mi, eksiklikleri mi yoksa fazlalıkları mı? Gerçekten bir
"Akıcı bir eser. Toplumsal duyarsızlık, namus, ahlak ekseninde dayatılan toplumsal baskı iklimi insanları bilip bilmeden, yazık ki kesin kanaat aramadan cinayet dahil en ağır suçları işlemeye yöneltiyor. İşte kitap, bunları eleştiriyor!
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178,2bin okunma
"Seninle konuşacak milyonlarca şeyim var ama susmak ne tür bir direniş, bilmiyorum.."
Kitabı okurken duygudan duyguya geçtim diyebilirim kesinlikle. Baştaki ilk bölüm bir aile yaşantısını konu ediniyor ve 'coğrafya kaderindir" algısını bize bariz bir şekilde sunuyor. Aile içi şiddet, kadın haklarına duyarsızlık, ötekileştirme, dışlama ve bunun gibi birçok konu ilk bölümde yer alıyor. Daha sonraki bölümlerde ise mektup tarzı vs daha çok not tutulmuş günü birlik yazılar beni aşırı etkiledi gerçekten.. sonu acı bitmeseydi iyiydi ya :(
Zaten elimde olsa sayfamı full alıntılarıyla doldururdum fakat çokta kitap hakkında alıntı paylaşmayı doğru bulmuyorum şahsen. Çünkü çok fazla alıntı atarken yeni okuyacak olanlar için bir gizem bir merak bırakmıyor oluyormuşum gibi hissediyorum bu yüzden az ve öz anlayışını benimseyerek alıntı atıyorum:) her neyse çok uzatmadan kapanışı da yapıp kitap okumaya kaçacağım..
Kitabın benim için özel bir yeri oluştu bitirdiğim zaman.. Her acıklı hikayeye ağlayan o duygusal kızlardan birisi değilimdir ama beni nadir ağlatan kitaplardan birisiydi gerçekten :(
şimdiden bu incelemeyi okuduktan sonra gidip kitabı okuyacak olan kişilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyor, incelememi gerçekten okuyupta beğenenlere minnet duyuyorum. İyi akşamlar, huzurlu saatler dilerim efendim
George Orwell'ın en önemli eserlerinden biri olarak edebiyat dünyasında son derece haklı bir üne sahip.
Toplumun kontrolünü ele geçiren, kan emici ve otoriter rejimlerin, insanların tepesinden aşağı