- " (...) Kalbin, aklın bilmediği kendi aklı vardır..." -Pascal-
Sayfa 12 - Nika Yayınevi
aşk sadece "ikinci el" bir duygu. Gerçekten de aşk nadiren orijinal. Aşkı bayatlamış sözcüklerin yolları boyunca izleriz.
Reklam
Düşünceler her ne olurlarsa olsunlar duyguyu gammazlayan semptomlardırlar.
Kıskançlık kaybetme korkusu ile ilgilidir. .... kaybetmenin henüz kendisi değil, kaybetme korkusudur.
duyguculuğun daha az kaba savunucusu Charles L. Stevenson'du. O da etiğin bir "tutum" meselesinden başka bir şey olmadığını ve duygular gibi tutumların da dünya hakkında değil sadece özneler hakkında bir şeyler anlattığını düşünüyordu. Böylelikle de ''bu iyidir" demenin "bunu onaylıyorum ve şöyle yapmak istiyorum" anlamına geldiğini söylüyordu.
Sayfa 205 - "Etiğin duygu ifadelerini içerdiği gerçeği etiğin önemini azaltmaz, daha ziyade duyguların önemini artırır."Kitabı yarım bıraktı
Kıskançlıkta ön planda olan (hasette olduğu gibi) şeyin kendisi değil, daha ziyade o hakkın/iddianın kendisidir. Dolayısıyla istenmeyen bir şey hakkındaki kıskançlığa dair bilindik fenomen sadece yetkinin ya da statünün korunması içindir.
Reklam
Hasedin tipik nesnesi genellikle değiştirilemeyecek olan, insana ait bir yan, örneğin doğumdan gelen haklar, dış görünüş, meziyet, yetenek ve becerilerdir. Bu hasedi umutsuz kılan taraftır.
Gerçekten de aşk sadece güzel ve muhteşem olan tek bir kişinin bize kendini açması değildir. Filozofların ve düzinelerce aşk şarkısının fazlasıyla açık kıldığı gibi, "senin yaşadığın sokaktan" kozmosun uzak mesafelerine dünya bir bütün olarak kendini açar."
Vicdan azabı pişmanlığa ve mahcubiyete benzemeksizin hata ve sorumlulukla tıka basa dolu değildir sadece; suçluluk duymaya benzer şekilde kendini cezalandırmanın bir biçimidir de. Ahlaki olarak çok külfetli bir duygudur.
pişmanlığın ciddiyeti hatanın büyüklüğü ile değil, kaybın derinliği ile ilgilidir.
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.