Bazı şiirler büyüyüp hikaye; bazı şiirler büyüyüp roman oluyor insanın yüreğinde. Günler oluyor eseri okuyup bitireli ama o dizeler öyle işledi ki içime kendime gelip bir şeyler yazmayı yeni başarabiliyorum.
-İşaret Çocukları
-Yedi Güzel Adam
-Menziller
-Korku ve Yakarış eserleri
Şiirler kitabında bir araya gelmiş. Kimini bağımsız olarak
Öyle bir yerdeyim ki...
Birini sevememek, sevdiğine ait olamamak ve hiçbir şey hissetmemek çok tuhaf bir duygu. Hani kimseyi sevemezsin ya ama sürekli bunun acısını çekersin ya aynı onun gibi işte, sürekli bir yalnızlık hissi… Neden korkuyorum ki birisiyle aşk yaşamaktan? Neden bir adım atamıyor ve neden korkularımı yenemiyorum? Cevap bulamadığım
Samet Temiz / Her Şey Boş İse
“Hızlı okursan, ritimde yer bulamazsın kendine. Yavaş yavaş oku ki, duyguların kemiğine sinsin dizeler” demiş yazarımız. Öyle yapmaya, yavaş okumaya çalıştım ama nerde, elime alınca su gibi aktı dizeler.
Sizi bilmem ama ben şiirleri gece okumayı severim. Duygularıma tercüman olmuş dizeleri.
“Şiir en çok geceleri konuşur
En çok gecelere yolu düşer şiirin
Akıl havlu atar, duygular çıldırır
En çok duyguları kanatır iğnesi şiirin”
Yaşadığı hayal kırıklıklarında, hüzünde, öfkede hayata dair o kadar çok şey var ki, yaşadıklarını yaşamışız gibi hissetmemizi sağlamış dizlerinde. Mutluluk vadetmiyor ya da aşkı güzelliklere boğmuyor şiirleri. Tam aksine biten sevgilerin bıraktığı hüzün, yer yer boş vermişlik, bazen de öfke eşlik ediyor satırlarına.
“Demokratik bir sevgilim olsun isterdim
Beni kendi iradesiyle seçsin
Ya da kalbiyle oy kullansın
Bir ömür iktidarda kalayım isterdim”
Seksen sekiz şiir var #HerŞeyBoşİse kitabında.
“Adabı vardır şiirin
Kederi zerk etti mi kalbine
İçeceksin onu hüzün hüzün…”
Şükrü Erbaş, Edip Cansever ve Küçük İskender’den izlere rastlıyorsunuz. Zaten yazarımız da esinlendiğinden bahsetmiş öz sözünde. Aşk genelde mutlulukla sonlanmıyor ama bıraktığı duygular unutulmaz dizelere yansıyor.
Keyifli okumalar…
Her Şey Boş İseSamet Temiz · Dionysos Yayınları · 0153 okunma
Konstantiniyye Oteli / Zülfü Livaneli
Hayal gücü, sıradışı mizah anlayışı, tasvirlerle evimize gelen deniz kokusu ve saçlarımızı uçuran rüzgar, Pachelbel’in Canon’unun dingin tınıları, kakafoni, idiokrasi,...
Parasına bakıp güldürdüğünden, düzeysizliğini göremediğimiz Recep İvedik ile ilgili de duygularıma tercüman olmuş sağ olsun. Recep İvedik izleyicisi de yazarın dediği gibi kültür değişiminin mi yoksa kültür bozulmasının göstergesi midir düşünmek lazım tabi. ;)
Her ne kadar kitabın girişinde “anlatılan kişiler kurgu ürünü, gerçek kişilerle benzerlikleri ancak rastlantı olabilir” dese de tüm karakterler bayağı toplumdan seçme...Hakimler, gazeteciler, müteahitler, daha pek çok meslekten zengin, fakir, sonradan görme, bilgili, cahil, eğitimli, eğitimsiz, ahlaklı, ahlaksız, namuslu, namussuz,.....tüm karakter çelişkilerini taşıyor.
Epeyce kalabalık karakterlerle ele alınmış bir roman. Hayal ile gerçek arası gidip geldim, en sevdiklerim Serenad- Leyla’nın Evi- Mutluluk düşünülünce biraz hayal kırıklığıydı sanki, ama yinede güzel pişman değilim okuduğuma. :)
Teşekkürler
Şimdiye kadar okuduğun en naif kitap hangisi deseler tereddüt etmeden "Posta Kutusundakı Mızıka" derim. Öyle ince, öyle güzel cümleler kullanılmış ki, okurken beni tarifedilemez güzelliklerle kaplanmış bir hayal dünyasına aldı. Yazar sanki duygularıma tercüman olmuş, hayatımın her anından örnekler veriyor. Çıkarılacak dersler, düşünülecek konular bulunuyor kitabın her satırında.
Duygularımız öyle körleşmiş ki, kitabı okudukça anladım ki, aslında etrafımızda olan bitenin ne kadar da az farkındayız. Kitapta bir çok ünlü kişilerden, Kuran'dan alıntıların kullanılması da kitaba ayrı bir güzellik katmış. Her paragrafı ayrı bir duygu yaşattı, ayrı bir hikayeye götürdü beni.
Ölmeden önce okunması gereken kitaplar listesine girecek bir kitap. :)
Ayrıca hediye için de mükemmel bir seçim, en kısa zamanda bir dostuma hediye edeceğim. :) Yazarın da belirttiği gibi "Sevgili Dost" diye hitap edip, gönlünüzü hoş eden dostlar biriktirmek dileğiyle. Keyifli okumalar.
KonusuGüzelAnlatımıYorucu1Kitap
İrlandalı John Banviille, edebiyat sayfası editörlüğü, tiyatro oyunları, film senaryoları ve romanlar yazarken, Nabokovla da kıyaslanan yazar 2005te """Deniz""" kitabı ile Man Booker Ödülü'nü almıştır...
Geçmiş, şimdi, gelecek üçü de kol kola diyen yazar, bu konular üzerinden
Bir kadının, bilinmeyen, fark edilmeyen bir kadının kutsal aşkı...
Kitabı bitirir bitirmez inceleme yapmanin etik olmadığını düşünüyorum...spoiler vermeyecegimden emin bile değilim :)
Sunu söylemeden geçemeyeceğim:alıntılarim yani altı çizili cümlelerim çok daha fazla paylaşmak istemedim çünkü hem sayfa sayısı çok az olan bir kitap hem de bir kadın gözünden yazılmış bir hikaye olduğu için bazı duygularıma tercüman olmuş cümleler vardı gizli kalması gereken.. ;)
Ve son olarak Aşk a inananların, aşk adına umudu olanların okuması gereken bir kitap...
Parçalı bulutlu gözlerimle okuduğunuz için teşekkür ediyor herkese keyifli okumalar diliyorum sevgi ve saygılarımla....
Belki incecik bir kitaptı ama konusu itibariyle dolu doluydu.Okurken insanı düşündüren,sorgulatan acaba? dedigim anlar çok oldu.
Bu hayattan acısıyla tatlısıyla geçip gidiyoruz,en azından kimselere yük olmadan kimsenin hakkına girmeden yaşayalım..
Arada bir vicdan muhasebesi yapsak ,olaylara karşı empati yapabilsek, belki hayatımız daha da anlamlı olabilir..
Yazarın
Savaş Aşçı ilk kitabı olmasına rağmen çok başarılı buldum.Keyifle okudum..Nice kitaplarını okumak nasip olsun..
Özellikle şu cümlelerde belirttiği gibi duygular hissediyorum son zamanlarda.Yazar
Savaş Aşçı duygularıma tercüman olmuş:
"Kendi evimde kendi odamda bir yalnızlık imparatorluğu kurmuştum. Askerlerim ve koruyucularım ise kitaplarımdı. Her gün sayfalarca okuyor, notlar alıyordum.."
Güzel kitaplara rastlayalım ve bol bol okuyalım..
Keyifli okumalar dilerim..
Bu kitabı tanımlayacak herhangi bir kelime bulamıyorum..
Mahremiyet ve özel hayata özen gösteren bir insan olarak, yazar duygularıma tercüman olmuş adeta..
Hep şey derdim,
Özel hayatını göz önünde paylaşanların bir süre sonra özel hissetmeleri insanlara bağlı kalıyor, çünkü insan kendisini gizledikçe bir inci gibi daha güzel olacağını,
ve saklı kaldıkça daha özel olacağını hep ifade ederdim.
Yazar şeffaflık kavramını öyle güzel anlatmış ki..Normal şartlarda Şeffaflık dürüstlüğü, yalansız, dolansız durumları içinde barındırır. Ama toplum yansımasına bakıldığında Şeffaflık artık kişinin kendisini teşhir etmesi,ifşalaması, mahremiyetten yoksun hale gelmesini ifade ediyor..
Bazılarının hayatı daha fazla ilke/beğeni almak için her anını ve saniyesini fotoğraflaştırıp, videolaştırıp, sosyal medyaya atıp benliğini kabul ettirmeye yönelimli insanlara bakınca bunu anlamak pek mümkün..
Kitap ilk önsözünde beni ele geçirdi;
“Başkasının hakkımda bilmedikleriyle geçinirim ben!”
İçinde bulunduğumuz çağ, sancılı yaşamlar sunuyor bize. Maalesef bizler de öyle ya da böyle bir şekilde şikayet ettiğimiz durumların içinde yer alabiliyoruz..
Günümüz toplumuna farklı bakış açıları sunuyor yazar, Şeffaflık kelimesinin anlamını birçok kavramlarla ilişkisine değiniyor.
Olumluluk toplumu, teşhircilik toplumu, apaçık toplumu, ifşa toplumu gibi analizlerde bulunup ufuk açıyor.
Şeffaflık ToplumuByung-Chul Han · Metis Yayıncılık · 20172,085 okunma