Hayat iyi ve kötü yaşanmışlıklar ve yaşanacaklar toplamıdır bence. Kimi zaman her şey yokuş aşağıya giderken birden bahar gelir hayatımıza. Kimi zaman da her şey yolundayken duvara toslarız. Martin Pistorius, Noel Babadan hediye bekleyen küçük bir çocukken hayat ona kötü bir sürpriz yapar. Ve basit bir boğaz ağrısı ile başlayan hastalığı, hayatını ele geçiren bir kabusa döner. Üç yıl gibi bir süre de kitaba da adını veren hayalet çocuğa dönüşür. Konuşamaz, yürüyemez, gülemez, oynayamaz. Sonra 16 yaşında mucizevi bir şekilde bilinci tekrar açılır. Terapistler, testler, bakım evleri gibi çok zorlu bir süreçten sonra ise hala hayattan vazgeçmediğini ve bende varım demesi 25 yaşını bulur. Ve kendi kararlarını verebilmeye, hayatını yeniden kendi eline almaya başlar. Eğitim ve iş hayatı geç de olsa başlar. Ardından da Joanna ile aşk gelir. Okuduğunuz diğer kişisel gelişim kitapları gibi elinize aldığınızda ''evet, olabilir, neden olmasın'' diyeceğiniz bir kişisel gelişim kitabı değil Hayalet Çocuk. Kendinden emin olamayan, ben yapamam diyen herkese bir ayna tutacak bir kitap. Klasik olacak belki ama bu kitabı okuduktan sonra hayatınıza eskisi gibi bakamayacaksınız.