İnsanlar aptal durumuna düşmemek için başarısız oldukları şeyleri daha sonra denemezler. Oysa sonraki denemede şartlar değişmiştir ve bu yüzden deneylerdeki hayvanların yaptığı gibi, denedikleri için değil, denemedikleri için aptal durumuna düşerler. Öğrenilmiş çaresizlik psikolojisinin en komik bulduğum yanı budur. The Health CenteTin öğrenilmiş çaresizlikle ilgili bir raporunda içimizdeki 'ezik' çocuğa dikkat çekiliyor: "Öğrenilmiş çaresizliğin temelinde incinmiş bir çocukluk vardır. Ancak içinizdeki bu incinmiş çocuk, bugünkü duygusal problemlerinizi çözebilecek donanımda değildir. Hatta sizin daha fazla incinmenize neden olabilmektedir. Bu konuda atılabilecek ilk adım, olaylara verdiğiniz reaksiyonların mantığınız tarafından kontrol edilmesini sağlamaktır." Aynı raporda sınırlayıcı kişisel tabuların gücü vurgulanıyor. "Kendinizle ilgili olumsuz yargılayıcı ifadelerden uzak durun. 'Ben çok popüler biri değilimdir', 'Ben biraz utangacımdır', 'Kompozisyon yeteneğim iyi değildir' gibi kişisel tabuların çoğu uzun vadede değiştirilebilir şeylerdir.
Sokrat, "Düşünmek, ruhun kendi kendisiyle konuşmasıdır," der. İç konuşmalarımızla kendimizi motive edip güçlendirebileceğimiz gibi, zihnimizde çaresizliğin örümcek ağlarını da örebiliriz. Araştırmalara göre aklımızdan günde ortalama 60.000 ile 80.000 arasında düşünce geçmektedir. Başka bir araştırmada iç konuşmalarımızın % 75'inin
Reklam
Özgürlükten Kaçış
Fromm'a göre insan, yaşamın erken yıllarında anneye bağımlıdır. Bu bağ asal bağ olarak adlandırılmaktadır. Zamanla insan gelişim çizgisinde ilerledikçe fiziksel, duygusal ve bilişsel olarak güçlenir.
Sayfa 203 - Nobel YayınlarıKitabı okuyor
Beynin içindeki bir yapı (talamus) hayatta kalmamız için önemli olabilecek bilgiye karşı çok hassastır ve hemen nasıl bir tepki göstermemiz gerektiğini belirleyen beynin başka bir bölgesini (amigdala) harekete geçirir. Amigdala da en temel duygusal tepkileri tetikler -yani korku, tiksinti, kızgınlık, üzüntü veya sevinç- fakat özellikle tehdide karşı duyarlıdır ve bedenimizde ve zihnimizde birtakım tepkileri harekete geçirerek tehlikeye yanıt verir.
İyileşmesine izin verin. Zaman tanıyın acele etmeyin. Hatırlamak üzmesin, hatırlatıcılara kızmayın. Yara kabuk bağlar kabuktan korkmayın. Her defasında iyileştiğinize kendinizi ikna etmeye çalışırsınız ama boşuna.. tekrar aynı döngüye girersiniz. Ağlamaktan, acı çekmekten, yorulmaktan, incinmekten çekinmeyin. Bu söylediklerim duygusal romantik şeyler değil. Gerçekler. Hepimizin karşılaştığı, kaçamayacağı gerçekler. Kendi gerçeklerim kendime telkinlerim. Bugüne gelene kadar kendime defalarca iyileşmeye başladığımı söyledim ama büyük çabalar sonucunda tam şu an gerçekten iyileştiğimi anladım. Aceleye lüzum yok sabır yeterli. Kendinize unutmayı değil sabretmeyi, alışmayı öğütleyin. ( faydasız kişisel gelişim kitaplarından yazabilirmişim aslında)
Stres deneyiminin üç öğesi bulunur. Birincisi, organizmanın tehdit olarak algıladığı fiziksel veya duygusal olaydır. Buna; stres uyaranı, yani stres kaynağı adı verilir. Ikinci öğe, stres kay­nağıyla karşılaşan ve bunu kendince yorumlayan işletim siste­midir. Insanlar açısından bu işletim sistemi başta beyin olmak üzere sinir sistemidir. Son unsur ise, bir tehdit algısına tepki olarak gerçekleşen çeşitli fizyolojik ve davranışsal düzenleme­lerden oluşan stres yanıtıdır.
Reklam
Yani eş seçimimizi ve ilişkimizin içeriğini kişilik özelliklerimiz belirler. İlişkilerimizde olumlu ya da olumsuz yönlerimize en fazla benzerlik gösteren partnerleri buluruz. Örneğin geçmişimiz bize, fazla bağlanmadan yaşanan fiziksel yakınlaşmaların bizim için en doğrusu olduğunu öğrettiyse, tam bu kalıba uygun birilerini kendimize çekeriz.
168 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"İlişki bitiren cümlelerden biri: Sen bilirsin. Elbette ara sıra hepimiz kullanırız. Ancak sevdiğiniz insan sürekli 'Sen bilirsin,' diyerek bir şeyleri geçiştiriyorsa bilin ki tartışmalar artık bitti ve belki de ayrılık 'geliyorum' diyor. Çabanın olmadığı yerde ilişkiden söz edilemez çünkü." Herkese selamlar Biliyorsunuz ki ayda bir de olsa elimden geldiğince kişisel gelişim türünde okumalar yapmayı seviyorum ve bu türde bu ay ki seçtiğim kitabim #aura oldu. Sayin yazar @hakanozkan1979 in kalemi ile ilk kez tanistim. Oldukça net ve akıcı bir anlatimi vardı. Kitap kısacık ama içeriği dolu doluydu. Bir çırpıda okunacak, kişisel ve duygusal benliginize katkı sağlayacak bu kitabi türü sevenler için kesinlikle öneriyorum. Kitap disil enerjimizi nasıl yukseltebilecegimize dair yön gösteren anlatımlara sahipti. Ancak bu söylem ile birlikte aklınıza salt cinsellik gelmesin. Her turlu genel konu basliklarina haiz bu kitap öncelikle kişinin kendini sevmesi ve mutlu etmesi üzerine kuruluydu. Iliskiler, sadakat, ask, sevgi, kendi benligimiz, korkular vb... bir cok konuda okuyucuya cok kiymetli mesajlar vermişti. Isin ozu siz kendinizi severseniz bir anlamda çiçek gibi açar ve enerjinizi aciga çıkarırsınız mesajlarına sahipti. Ustelik kitapta kendiniz icin ve varsa ilişkinizin nasıl olduğuna dair fikir sahibi olabilmeniz için çeşitli testlerde vardi. Her okuma sonrası bu testleri çözmek ve kendi ilişkim hakkında bir fikir edinmiş olmak çok keyifliydi.
Aura
Aura
Hakan Özkan
Hakan Özkan
Aura
AuraHakan Özkan · Olimpos Yaynları · 202421 okunma
Siz zihninizle özdeşleştiğiniz sürece, ya da spiritüel bir deyişle, bilinçsiz olduğunuz sürece acı kaçınılmazdır. Ben burada, aslında, fiziksel acının ve hastalığın da ana nedeni olan duygusal acıdan söz ediyorum, içerleme, nefret, kendine-acıma, suçluluk duygusu, öfke, depresyon, kıskançlık ve en hafif sinirlenme bile bir acı biçimidir. Ve her haz ya da duygusal yükseklik, içinde -ayrılmaz zıddı olan ve zamanla tezahür edecek olan- acının tohumunu taşır.
Reklam
Ergenlik cinsellik ihtiyacının biyolojik olarak ortaya çıktığı dönem olabilir. Fakat biyolojik olarak ortaya çıkması, bu ihtiyacın hemen o yaşlarda tatmin edilmesi gerektiği anlamına gelmez. Aksine duygusal, psikolojik, toplumsal ve manevi olgunluk anlamında doğru ve sağlıklı bir gelişim için erken yaşta cinsellikten uzak durmak gerekir. İnsan varoluşunun beş boyutunda da tam ahenk olmadan yaşanan cinsellik hem kadın hem de erkek açısından sığlaşma, anlamsızlaşma, hedonizm ve sonuçta nihilizmi beraberinde getirir.
Sayfa 154 - "Beş boyut" dediği: Biyolojik, duygusal, zihinsel, sosyal ve aşkınlık boyutu.
Bir insanı mantık yoluyla ne kadar tartışılmaz derecede ikna ederseniz edin, o insanın duygusal devrelerinde gerekli değişiklikler oluşmadığı takdirde davranışlarının değişmesi çok zordur.
Sayfa 88 - TutikitapKitabı okuyor
En iyi öyküler bile ilk anlatimlarinın ardından duygusal etkilerini kaybeder.
Sayfa 25
Zaman ayırıp hayatımızın hikayesini en önemli anların altını çizerek kağıda dökse kendi duygusal tuzaklarımıza düşüvermenin içten bile olmadığını görürdük.
Sayfa 25
Duygusal ve zihinsel sağlığın için ihtiyacını duyduğun şey heyecan ve meraktır. Bildiğim bir şey varsa, ölene kadar öğrenme açlığımın, yaşam heyecanımın ve merakımın süreceği.
Sayfa 13 - Kuraldışı Yayıncılık - 19. Baskı - SunuşKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.