"Ben nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir."
Charles Baudelaire
(9 Nisan 1821 – 31 Ağustos 1867)
Charles Baudelaire, okuma etkinliklerimde adına ve alıntılarına sıkça rastladığım bir yazar olarak merak ettiğim ve tanımak istediğim bir yazar oldu.
Özellikle André Gide nin eserini okurken alıntılanan şiirleri ve alıntılarının
Sosyoloji profesörü Diana Scully, on yıl süren araştırma ve inceleme çalışmaları neticesinde bu kitabı topluma kazandırmıştır. Kendisi bu süreçte tutuklu tecavüzcüler ile ilgili araştırmalarda, Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü'nün Tecavüzü Denetleme ve Önleme Ulusal Merkezi tarafından desteklenmiştir. Bu merkez ABD'de 1975 senesinde kurulmuştur.
Her Temas İz Bırakır kitabının yazarı. Behzat Ç. gibi tüm Türkiye nin bende dahil olmak üzere izlediği bir dizinin yazarı. Behzat Ç. benim en beğendiğim belki 10 diziden biridir. En beğendiğim 3 Türk dizisinden biridir. Yazının konusu Behzat Ç. dizisi ya da dizi ile alakalı bir konu değil, tamamen dizinin yazarı Emrah Serbes in ta
"Üç bin yılın hesabını göremeyen karanlıkta yolunu bulamaz; günü gününe yaşar ancak."
Goethe
Kitabın tanıtımındaki bu sözle incelemeye başlamak istedim. Goethe'ye bir yandan hak veriyorum; öte yandan da insan üç bin yılın hesabını görse dahi yolunu bulamayabilir hatta bembeyaz bir
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Satır aralarına sığınabileceğiniz, çocukluğunuzdan bir iz bulabileceğiniz, tebessüm ederken ağlayabileceğiniz, mükemmel bir eser. Çok yoksul bir ailenin oğlu olan Zeze; hassas, zeki ve duygusal bir çocuk. Etrafına özel bir sevgiyle ve oldukça duyarlı yaklaşıyor. Fakat bir yandan da yaramazlık yapma isteği başına çorap örüyor. Bu yüzden sürekli dayak yiyor ailesinden. Sahip olduğu Portakal ağacı ile kurduğu iletişim, Portekizli ile arasındaki bağ ve birçok şey Zeze’nin dünyasını farklı kılıyor. Çünkü kendisi de farklı ve özel bir kalbe sahip bir çocuk.
Hayatın hem masum renklerini hem de acımasız renklerini görüyorsunuz bu kitapta. Yüreğinize dokunmasını iyi biliyor. Bu kitabın adını duyduğunuzda üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin farklı bir tebessüm ettireceğinden eminim. Ölmeden önce okunacak kitaplar listesi vardır ya hani, ‘Şeker Portakalı’ da o kitaplardan. Keyifli okumalar...
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,3bin okunma
Sizi diğerlerinden ayıran ve eşsiz kılan kişisel güçlü yanlarınızı keşfetmek, yaşam amacınızı ve hedeflerinizi netleştirmek, iletişim yetkinliklerinizi ve duygusal zekanızı yukarı taşımak istiyorsanız bu kitap size çok faydalı bilgiler sunacak.
Bu kitapta kendi kendimizi nasıl sabote ettiğimiz, nasıl kurban rolüne girerek sorumluluk almaktan kaçışımız ayrıntılı şekilde açıklanmış ve bu olumsuz düşünce kalıplarından kurtulmak için uygulamalar ortaya konulmuş.
Aynı zamanda Dönüşümsel Koçluk Modelinin okuyuculara tanıtıldığı kitapta popüler bir kavram olan koçluk kavramı bilimsel bir yaklaşımla ele alınmış; koç-danışan rol ve sorumlulukları Uluslararası Koçluk Federasyonunun yetkinlik ve etik kuralları dikkate alınarak açıklanmış.
Performansınızı ileriye taşımak, koçluk yetkinliklerini öğrenmek ve potansiyelinizi ortaya çıkarmak istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun.
Çocuğun iki doğumu vardır... Birisi fizyolojik doğumu, diğeri ruhsal doğumu...
Fizyolojik doğum 9 ayda gerçekleşir. Anne karnındayken çocuğun gözü, burnu, kulakları oluşur; ayakları, parmakları oluşur. .. Ve bu fizyolojik organlar yeterli olgunluğa erişince dünyaya gelir çocuk. ..
Ancak çocuğun ikinci doğumu için bir duygusal gelişime ihtiyacı vardır.
Ama ruhun gelişimi fizyolojik gelişim gibi hızlı olmaz. Fizyolojik hız ile ruhsal hız arasındaki oran dörtte birdir. Ruh fizyolojiden dört kat daha yavaş gelişir... Adeta bir tırtıl gibidir
Dokuz ayda dünyaya gelen çocuk, dört kat mesafeyle 3,5 yaşlarında ruhsal olgunluğa erişir.
İşte bu yüzden, mizaçtan mizaca değişse de yaklaşık 3,5 yaşından sonra yaşama gözlerini açar çocuk... İçinde bulunduğu dünyayı fark etmeye ve bir bilinç seviyesinde etrafıyla iletişim kurmaya çalışır.
İşte bu, çocuğun ruhsal doğumudur...
Gudrun ya da Sisifos
Zeus'un Sisifos'u bir kayayı sonsuza dek taşımakla lanetlemesi üzerine Sisifos üzerinden dönen bir absürdizm felsefesi vardır. Anıl 'ın sapıklık çabası ile Sisifos'un kayayı taşıma mecburiyeti her ne kadar benzer görünsede aslında felsefi bağlamda insanı farklı sorulara ve cevaplara
“Henüz varoluşun trajedisinin ne olduğunu anlamış, bu konuda kesin bir yargıya varmış değilim.”
–Cesare Pavese
İtalyan edebiyatının önemli isimlerinden
Cesare Pavese, 1908 yılında Torino'da doğuyor. Küçük yaşlardan itibaren edebiyata ilgili olan Pavese, Torino Üniversitesi'nde edebiyat bölümünden mezun oluyor. Amerikan ve İngiliz edebiyatıyla
..Kelimeler ve cümleler bugün ekranlarda o kadar yalnız, o kadar duygusuz ki... O anda okuyan kişinin ruh haline göre mana giyiniyor. Herkes kendine göre tercüme edince de duygusal yaralanmalarla sonuçlanan bir sürü iletişim kazası yaşanıyor.