Altmış yıl süren bir aşkı anlatsa da kitap, arkasında toplumsal ve tarihsel öğeler bulunduruyor. Karakterlerimiz Maya isimli bir kadın ve Profesör Wagner. Bu iki kişinin hayatlarının kesişmesi eşsiz satırlara neden oluyor. Tarifi olmayan yılların süregeldiği bir aşkı okurken bir yandan da gerçekten yaşanılan Struma olayı hakkında bilgi ediniyorsunuz. Sizi çok etkileyici bir atmosferin içine bırakıyor. Olaylar çok sürükleyici ilerliyor ve kitabı elinizden bırakması güç oluyor. Ayrıca, duygusal yönleri de yoğun bir kitap. Bu yüzden, birçok okuyucu gözü yaşlı okuyabilir bazı sayfaları. Bence, gerçeklik ve kurgu bu kitapta çok başarılı harmanlanmıştı. Kitap çok akıcı ve merak ettiriciydi... Umut dolu kitaplara...
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136bin okunma
Daha önce hiç Hayao Miyazaki’nin animelerini izlemiş miydiniz? "Spirited Away" (Ruhların Kaçışı), "My Neighbor Totoro" (Komşum Totoro), "Princess Mononoke" (Prenses Mononoke) ve "Howl's Moving Castle" (Yürüyen Şato) gibi yapımları en azından bir yerlerden duymuşsunuzdur. Haberiniz bile yoksa çok şey
Kitabımız Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözü ile başlıyor:
"Biz daima hakikati arayan ve onu buldukça ve bulduğumuza kani oldukça ifadeye cür'et gösteren adamlar olmalıyız."
Hakikat dediğimiz ancak bilim ile, araştırma ile, düşünceler üreterek ilerleme yolu ile elde edilir. Muazzez İlmiye Çığ da tıpkı Ata'mızın açtığı bu yolda ilerleyen,
Oğuz Atay maceram kabul etmem gerekir ki kötü bir sıralama ile başladı. Kötü bir sıralama ile başlayan Oğuz Atay okuma kariyeriniz Oğuz Atay ın bir kitabını bile hiç okumayı tamamlayamadan da bitebilir. Aman dikkat efendim. Ben inatçı bir okurum. Bunu niye söylüyorum : Çünkü hiç yarıda kitap bırakmadım ve ben
Fransız edebiyatının sıradışı ve üretken kalemlerinden sayılan, prestijli Goncourt ödülünü iki kez kazanmış """Romain Gary""" ya da """Émile Ajar,""" duygusal yoğunluğunu mizahla anlatan 1yazar olup kesinlikle çok sevdim cümlelerini, açık ve net olan dili ve duruşuyla. Genelde
"Karanlıkta bulutlar parçalanıyor, kaldırımlarda yağmur kokusu. Burası Soyhan. Buradan, ıslanmadan çıkamazsın."
•
(Kitabı 2. okuyuşum ilk okuduğum zamana göre yorum yapacağım.)
•
Kitabın konusunu ilk kitabın incelemesinde yaptım. Bu yüzden direkt yorumuma geçeceğim: O nasıl bir başlangıçtı, o nasıl bir sondu? Gerçekten şoktayım ve
Jules Verne çoğumuzun aklında küçüklük dönemlerimizden dolayı çocuk kitapları kaleme alan bir yazar olarak kalmış ama aslında benim de çok uzun zaman sonra bu eseriyle kendisini hatırlamamla birlikte, bir çok romanının olduğunu da öğrendim. Hatta sanırım bu novella onun en kısa eserlerinden birisi. Yaptığım araştırmalar neticesinde de İthaki
Marguerite Duras'ın 1984 Goncourt Ödülünü alan ve 34 dile çevrilen kitabı "Sevgili", Marguerite Duras'ın 70 yaşındayken yazdığı, duygusal yoğunlukla yalınlığın birleştiği bu roman, on beş yaşındaki yoksul beyaz 1 kızın, Vietnam'da, 1 nehir üzerinde yaptığı vapur yolculuğu sırasında, kendinden 2 kat yaşlı, zengin 1Çinliyle tanışmasının, o adamla aşkı keşfetmesinin öyküsünü ve kendi aile içi ilişkilerinde aile bireyleri ve annenin tüm bu yaşadığı durumlar içindeki genel tavrı kitaptaki en etkileyici bölümlerdi bence en iç burkan olayları anlatırken, bazı yerler vardı ki okurken bile isyan ettirdi beni, çok gerçekçiydi anlatımı durağan olsa bile...
Yazarın kendisi de, 17 yaşına kadar, 1Fransız sömürgesi olan Vietnam'da kaldığından dolayı romanda otobiyografik öğeler de bulunmaktadır. Kitabin filmi de varmış henuz izlemedim...
"Sevgili" ölmeden önce okunması gereken #1001kitap arasındadır ki yazarı okumaya devam edeceğim, kurduğu tüm psikolojik durumlar çok sarsıcıydı, herkese sağlıklı mutlu huzurlu keyifli okumalar...
SevgiliMarguerite Duras · Sel Yayınları · 2017930 okunma
Saka kuşu, Hristiyanlıkta yeniden doğuşu sembolize eden bir ikondur. Minik kuşun kafasındaki kırmızı lekenin, İsa'nın başında bulunan dikeni çıkarmaya çalışırken oluştuğu düşünülür. Her ne kadar Saka kuşu Hristiyanlıkta yeniden dirilişi temsil etse de; kitabımızda arayış ve kaybı temsil etmektedir.
Kitabın ilhamı olan tablonun hikayesini
Öncelikle kitabın oluşumuna neden olan bizi yani bir kişinin oluşumuna sebep olan en önemli yapıyı (aileyi) incelemek gerekir.Aile bir sistemdir.Nasıl makinanın bir parçası eksik olunca işlevlerini yerine getiremediği gibi ailenin de makine gibi bir parçası eksik olunca işlevleri yerine gelmez.Aile olmak toplumdaki bireylerin algıladığı kadar
NOT : Haksız yere terk edilenler için , bir nevi içini kusma amacı güden bir eserdir.
NOT: Kitap okuma alışkanlığı kazandırma açısından elverişlidir.
İçerisinde çok fazla alıntı yapabileceğiniz söz var. Anlatımı da sıkıcı değil. Duygusal olarak derin öğeler barındırıyor. Kazık yediğine inanmış insanın ki özellikle de aşk acısı çeken birinin içini dökmesi konu edilmiş. Aslında haklı bulduğum bölümleri var. Her şeyin fazlası zarar konusunda bahsettiği yazıya hak verebilirsiniz. Sevginin bile fazlası zarar , çok iyi işlemiş. Ayrıca şairlerden bölümlerle kitabı desteklemiş olması da güzeldi. Güzeldi denemek isteyenler için tavsiye ederim
Kısaca konudan bahsedip hemen yorumuma geçiyorum. Adeline güzeller güzeli yazar bir hanımefendidir. Bir gün imza gününde ateşli, tuhaf vs. bir adamın kendisini görmesi ve "Aman Tanrım! Dünya üzerinde başka hiçbir güzel kadın görmedim." demesiyle kızın takipçisi olmasını ve gelişen olayları anlatıyor. Kitap cinselliğin ötesinde bir şiddet
“Altın Defter” 2007 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Doris Lessing’in 1962 yılında yayınlanan romanı. Yayınlandığında çok dikkat çeken ve Time dergisi tarafından 1923 yılından bu yana İngilizce yazılan en iyi 100 romandan biri olarak değerlendirilen Altın Defter bir kadın yazarın, Anna Wulf’un gözünden bireyin iç dünyasını, toplumla ve karşı cinsle
Duygusal bakımdan doyurucu ve istikrarlı olan evlilikler, kadının ve erkeğin rollerinin kesin sınırlarla birbirinden ayrıldığı evliliklerdir; karı koca, rekabet içinde değil birbirini tamamlayan öğeler konumundadır.