Bir insanın bilinçaltı dünyası ne kadar aydınlatılabilirse, duygusal dünyası hakkında da o kadar fazla bilgi sahibi olunabilir: Sinirlerdeki bozulmaların ve yaşanan sarsıntıların gerçek sebebini belirleyebilmek için, ilkin o ruhun zeminine kadar inmek gerekir. İnsanın halihazırda bildiğini, kendisine bir psikoloğun veya psikoterapistin söylemesine ihtiyacı yoktur. Bir ruh hekimi ona ancak bilinçaltında var olan ve farkına dahi varamadığı olguları açığa çıkardığı takdirde yardımcı olabilir.
İki tür acıma duygusu vardır. Birincisi, duygusal ve zayıf olanı, başka birinin yaşadığı felaketlerden kaynaklanan acı ve hüzünden olabildiğince çabuk kurtulmak için çırpınan yüreğin sabırsızlığıdır. Bu, bir acıyı birlikte hissetmek değil, ruhun yabancı bir derde karşı kendini içgüdüsel olarak savunması anlamındaki acıma duygusudur.
Diğeri, tek gerçek acıma duygusu ise yaratıcı olan, ne istediğini bilen; sabırla, gücü yettiğince hatta gücünün bile ötesinde katlanmaya ve dayanmaya kararlı bir insanın acıma duygusudur.