Tanrı inancına dayanan düşünce biçimlerinin neredeyse tamamı, ahlâki kuralların “dünya dışı” bir kaynaktan insana öğretildiği ve ahlâki değerlerin tanrısal kökenli olduğu konusunda birleşirler. Tanrı tanımaz (ateist) yahut bilinmezci (agnostik) görüşler gibi akımlarda ise ahlâkın göreceliği, doğal kökenleri ve diğer canlılardaki ahlâki davranış
“Din bir ihtiyaçtır,bir yol,bir düzen,bir şeriat.
İnsan insan olamaz o olmadan.
Biz kendimizi tanıyalım diye ilham vermiştir seçtiklerine her şeyi yaratan.
Bir vasıtadır din insanın kendini tanıması yolunda.
Yolculuk kısa değil,uzundur.
Ama indiği vasıtayı din sanmıştır insanlık zamanla.
Büyülenmiştir dinin sadece bir yol,bir vasıta olduğunu unutarak zamanla.
İnsan yola ihtiyaç duysa da ,gerçek yol içindedir aslında.
Her kim ki o yolu keşfeder kendini keşfeder.
Her kim ki kendini keşfeder,O’nu keşfeder sonunda.
Böylece ihtiyacı kalmaz hiçbir yola.
Öyle bir gün gelecek ki yeryüzünde hiçbir insanın ihtiyacı kalmayacak yollara.
Çünkü her varlık hakikate ulaşacak sonunda.”
Ülkemi evlatlarını, askerlerini seviyorum ama Gazze ülkem için namus meselesi değilse tek bir kişi çıkıp bu ülkenin İslam ülkesi olduğunu darda olana yardım ettiğini söylemesin gördük ki çıkar olunca öyle uzaktan uzaktan konuşmak oluyor sadece mesele ölecek çocuk kalmadı, gözümüzün önünde Filistin'in yok oluşunu izliyoruz bunu ülkece değil tüm insanlık olarak izliyoruz. Günler bir bir geçiyor, bizim monoton hayatlarımız ilerlerken birileri için hayat ilerlemeyi bırakıyor. Ey Sessizlik diyorum sen ne çok şeyi taşırsın, bir dünya insanın ölümü mü?, bir şehrin göğe yükselişi mi? Gazze aynı hep değişmedi; ölümlerin savaşların devam ettiği Gazze aynı hala çocuk mezarlarının olduğu Gazze aynı hala diyorum duysa, ey dünya Gazze aynı ölümün başkenti Gazze diyorum Gazze, insanlığın mezarlığı işte Gazze....
Söyleyin Musalar!
İnsanı cümle mahlukattan ayıran ‘söz’’ün kaynağını söyleyin
Hani evvel zaman içinde bir kadın vardı ya Mezopotamya bölgesinde
Tohumu toprakla buluşturup başağa dönüştürmeyi öğretmişti ona ataları
Hükmü geçiyordu toprağa, işliyordu onu
Ama tohuma can veren yağmurun hikmetine sır erdiremiyordu aklı
Sonra bir anda almıştı
_Kanun ve Adalet_
_John Trenchart ve Thomas Gordon: Hukuksuz gücü savunup, keyiflerine göre hareket etmek isteyenler kadar arsız ve bencil sahtekarlar emin olun yoktur. Dilediklerine zulmederler ama kendilerine her ne zaman küçücük bir zarar dokunduğunu zannetseler, mağduriyette en gürültücü, davranışlarında ise en insafsız olanlarıdır. Ancak,
Savaşların bitmek bilmediği, her geçen gün bir yenisinin daha tarih kitaplarına eklendiği bir gerçekliğin var olduğu bir dünyada yaşamaktayız. Milyonlarca insanın öldüğü savaşların üzerine birçok romanların, tarih kitaplarının yazıldığı, filmlerin, belgesellerin çekildiği bir dünya. Barışın, mutluluğun, huzurun hayallerinin kurulduğu ama savaş