İnsanoğlu dünyada problemleriyle başa çıkmaya çalışırken ya sadece beşeri güç ve imkânlarıyla yetinir veya bunlara ilahi yardım ve irşadı da ekler. Kur'an'ın ve Sünnet'in rehberliğinden faydalanır. İnkârcılar dini hayatlarının dışına attıkları için akıl, duyular ve tecrübelerle -daha çok ve kısmen- maddi problemlerini çözüyorlar, bu alanda hayatlarını düzene koyabiliyorlar. Beşerî bilgilerin yeterli olmadığı ilişkiler, varlıklar, olaylar ve oluşlar alanına gelince karanlıklar içinde kalıyor, meçhuller arasında bocalıyorlar. Bu alana karşı idrak kanallarını kapatmak, görmezlikten gelmek, düşünmemeye çalışmak, yok saymak fayda vermiyor. Şuur altının derinliklerinde fırtınalar kopuyor, şuurda huzursuzluklar su yüzüne çıkar gibi oluyor,
Bakara 17 Ayet ve tefsir
﴾17﴿ Onların misali, bir ateş yakan insan gibidir. Ateş tam etrafını aydınlattığında Allah ışıklarını yok eder de onları karanlıklar içinde, hiçbir şeyi görmez bir halde bırakıverir. Münafıkların durumunu misallerle tasvir eden bu âyetleri tefsir edenler çeşitli yorumlar yapmışlar; ışığı İslâm’ın nuru, karanlığı imansızlık, yağmuru rahmet,
Reklam
_Fizyonomi: Yüz Okuma Sanatı
_Schopenhauer: Fizyonomi bilimi, yüzden kişiliği okuma sanatıdır. Bir insanın çehresinin şekli şemali, ikiyüzlülüğün hakim olamadığı yegâne sahadır. Her insanının çehresi bir haritadır. Bir insanın çehresi, dilinden daha ilginç şeyler ele verir çünkü onun yüzü, söyleyip söyleyebileceği her şeyin özetidir. Dil bir insanın sadece düşüncelerini ele
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder. _Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
Yemek haz içindir, içmek haz içindir, arkadaş, es, dost haz içindir. Sanat, ahlak ve din bile haz içindir. Istırap veren herşeyden kaçmak gerekir. Görülüyor ki hayvan adamın ahlakı, hayvani bir zevkçiliğe (hedonizme) dayanır. O, duyularını elem verici gerçeklerden kaçırarak hazza yöneltir. Bunun için şuur, genellikle ya tam uyuşuk, yahut yarı uyuşuk duruma getirilmiş, duyular ise alabildiğine uyarılmaya çalışılmıştır: Her şey duyular içindir.
Lâkin yine her gün biraz daha idrâk etmemiz lâzım gelen hakikatlerden biri; “Bize fikir ve felsefe meydana getiren değil, maddi randıman veren teknisyen lâzım... Garp'la rekabet edebilmek için büyük fabrikalar, kuvvetli silâhlar yapmalıyız... Biz tenkit ve münakaşa istemiyoruz, sadece kendine verilen vazifeyi iyi yapan insan, iş adamı istiyoruz” gibi sözlerin mânasızlığı, gülünçlüğüdür. Belki de bu sözler acıklıdır; çünkü kültür ve medeniyetin ne olduklarını bilmeyen insanlar tarafından söyleniyor. Bunlar eseri havas (duyular) ile tanıyabiliyorlar, lâkin onu meydana getiren şuur ve iradenin farkında değiller, eserin asıl sebebi olarak adali ve maddi kuvvetleri alıyorlar. Dileyen, hazırlayan, kumanda eden şuura âit hiçbir fikirleri yok..
Türkiye'nin Maarif Davası
Türkiye'nin Maarif Davası
Reklam
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.