Düzeni yönetenler tarafından değil, düzeni yönetenlere karşı yürütülür. Yürürlükteki siyasi düzen, öyle aksaklıklar. öyle çelişmeler, yetersizlikler verir ki, bu düzene karşı güvensizlikler, şikayetler, toplum içinde bazı sözcüler yaratmaya başlar. Mücadele, önce bir ruhi direniş şeklinde belirir. Bu direniş; siyasi memnuniyetsizlikler, mevcut nizamı çeşitli yönlerden eleştirmeler, mevcut nizama karşı bir düzen delişiklik hasreti şeklinde gelişir. Nihayet bu gayri memnunlar: Yavaş yavas çevrelerini etkilemeye başlarlar. Yavas yavaş kendi aralarında görüş, fikir, hedef birliline varırlar. Bundan da bir hareket birliği ihtiyacı, hatta hareket birliği dolar. Aynı fikir ve görüşleri paylaşanlar; aralarında direniş ve hareket cemiyetleri teşkil ederler. Sahnede Lider'ler belirir, sonun da bu akım; ya fiili bir mücadele, yani mevcut düzene karşı bir isyan ve ayaklanmayla su yüzüne çıkar. Azınlık fakat aktif bir kadro, mevcut siyasi nizamı, cebir ve zor yolu ile değiştirmeye çalışır. Yahut da bu mücadele, bu kadronun mevcut siyasi nizam üstünde, kanunlara ve şekillere uygun olarak söz sahibi olması imkanını yaratır. Siyasi nizamda değişiklik, tekamülcü bir akış takip eder.