Öncelikle bu benim ilk kitap yorumum ve nasıl başlayacağımı bilmiyorum ama başlıyorum.
Mutsuz bir ailenin çocuklarının da mutsuz bir hayata sahip olacağı anlatılmış romanda. Kitap bende o kadar derin şeyler hissettirdi ki gözyaşlarıma hakim olamadım. Bazen Müzeyyen oldum, bazen Çiğdem, bazen baba, bazen annne, bazen Özlem, bazen de babaanne. Tüm kahramanların gözünden baktım olaylara. Yazar bu şekilde yazmış. İlk başta Çiğdem'e sinirlendim ama sonra çok sevdim. Neredeyse her sayfa da alıntılayacak bir cümle buldum kendime. Belki benim hayatımı yansıtmıyor ama yaşamış kadar oldum. On beş dakika önce kitap bitti ve ben 15 dakikadır ağlıyorum. Neden? Neden? Diye sormaktan kendimi alamıyorum. Ben cidden çok etkilendim. Kitabın sonu belirsizdi ama ben zaten kendime göre tamamladım o sonu. Sadece hikayelerle dolu bir kitap değil aynı zamanda Müzeyyen'in iç sesi ve kafasında geçen tüm düşünceler de yansıtılmış. Tüm dünyaya söven, hayatı boşvermiş, belki de gerçek sevgiyi hiçbir türlü tadamamış, hayata bir türlü tutunmayı başaramayan ve bütün bunları da babaları yüzünden yaşayan iki kız kardeşin hikayesi bu. Okuyun, illaki kendinizden bir parça bulacağınız bir roman olacağına eminim.