Kureyş'in adetine göre, bir çocuk dünyaya geldiği zaman, onu kadınlara teslim ederler, onlar da o çocuğu sabaha kadar bir kazanın altına kapatırlar idi. Resulullah(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) doğduğu zaman da, Abdülmuttalib onu kadınlara teslim etti, onlar da onu sabaha kadar bir büyük kazanın altına kapattılar. Sabahleyin onun yanına geldikleri zaman, üzerine kapattıkları kazanın ikiye ayrılmış olduğunu gördüler. O'nu da, gözlerini açmış semaya bakar bir halde buldular ve "doğrusu, biz bunun gibi bir çocuk görmedik!" demişlerdir. Abdülmuttalib'e giderek durumu anlattılar. Abdülmuttalib de onlara dedi ki: "O'nu iyi koruyun! O'nun ileride büyük bir hayra ereceğini ümid ediyorum!"
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
Reklam
Derviş
Șimdi gül deyince insanın aklına tuhaf şeyler geliyor. Ben mahallede iki tur dolanıp mezarlık duvarından aşınca gül mü kopardım Ayșe'ye vermek için? Değil. Ayşeler çoktur da onlara çiçekçiler de çoktur, benim işim olmaz. Hayatta bi kere çiçek taşımışlığım var, onu da poșete koydum da yürüdüm. Lisede hem de rezillik. Okulun müdürüne
İhanet etmeyi reddeden Araplardan: Şerif Muhittin Targan ve Akif'le dostluğu
33 yıllık dost onunla musiki dinlemenin zorluğunu da unutmamıştı. Şerif Muhiddin'in* udunu, viyolonselini gözleri kapalı, ibadet yüzüyle dinlediği günleri... Dostuna göre, bu udun karşısında uykusuz kaldığı geceler, Akif kendini yaşamış sayıyordu. Mithat Cemal, Akif'in o köşke mesut olmak için gittiğine inanıyordu. Şerif Muhiddin'e
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettik­lerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
23 Aralık 1851 tarihinde kaleme aldığı bir mektupta Tolstoy, ku­zeydeki kardeşine şöyle diyordu: "Sana Kafkasya'dan gurur veri­ci haberlerim var. Şamil'den sonraki ikinci adam olan Hacı Mu­rat Rus hükümetine teslim oldu. Çeçenistan'daki en iyi savaşçı ve atlıydı ama yine de böyle bir adiliği yaptı." Bu satırlarında,
Reklam
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı...
Zaman. Törpüleyici. Biriktirici. Azdırıcı. Öfkeleri, tortuları, kiri pası, sabrı, korkuları, sevgiyi. Bir tünel. Karanlık. Vagonların tekdüze gürültüsü artmış. Uzun. Uzun ve siyah ve hızlı. Derken, aniden, bembeyaz doğaya çıkış. Buz tutmuş cama hohlayıp vadiye bakardı. Ortasından akan köpüklü suya. Hep buradan başlıyor geçmiş. öncesi silik, parça
Sayfa 37 - SeyahatKitabı okudu
"Bir an için keşke Yaylaköy'e hiç gitmemiş olsaydım, dedi kendi kendine. O zaman annesinin sevgi dolu ve şefkatli olduğunu zannedecekti. Farkı bilmeyecekti. Üstüne bir umutsuzluk dalgası çöktü, edindiği farkındalığa lanet etti. Bu acıyı uzun süredir tatmamıştı, alışkanlığını kaybetmişti. Yumuşamıştı..."
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Reklam
_Işık bekliyor, fakat karanlığa sığınıyoruz. İncil _Karanlığa lanet etmektense, bir mum yakmalıyız. _Neyin doğru olduğu umurumuzda mı? Fark ediyor mu? _Gerçek bilgelik, sınırlarımızı bilmekte yatar _Can sıkıcı ve sevimsiz görünse de bilimsel yöntemin önemi, bilimsel bulgulardan çok daha büyüktür. _Edilgen taraf, baskın tarafın yanılsamalarına
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
Şimdi durup düşününce onların bu kadar yakınındayken dönem sonunda olup bitenlerden nasıl olmuş da neredeyse hiç haberim olmamış diye merak ediyorum. Herhangi bir şey olduğuna dair elle tutulur çok az işaret vardı -bunu belli etmeyecek kadar zekiydiler- ama aldıkları bütün tedbirlere rağmen su yüzüne çıkmayı başaran anlaşmazlıkları bile bile göz
Sayfa 115Kitabı okudu
Bir an için keşke Yaylaköy'e hiç gitmemiş olsaydım, dedi kendi kendine. O zaman annesinin sevgi dolu ve şefkatli olduğunu zannedecekti. Farkı bilmeyecekti. Üstüne bir umutsuzluk dalgası çöktü, edindiği farkındalığa lanet etti. Bu acıyı uzun süredir tatmamıştı, alışkanlığını kaybetmişti. Yumuşamıştı...
Sayfa 256Kitabı okudu
Resim