Nereden başlasam bilemiyorum. Bende öyle bambaşka, öyle muazzam bir yer edinen bu kitabı, hangi kelimelerle süsleyerek anlatsam bilemedim. Bana -ilk defa aşk romanı okuyup da- bunu sevdiren ilk kitabım. Delice bir istek duyup, anında satın aldığım bu kitabın gün gelip de en çok sevdiğim kitaplardan birisi olabileceğini bilmezdim. Aşka inanmayan beni, aşkın var olabileceğine inandıran bu kitap, başta hayal kırıklığı daha sonra sevginin saf halini gösterdi bana. Fırat'ın aşkı.. Ne mecnun ne Ferhat. Fırat bambaşka biri. Sırf sevdiği kadın onu affetsin diye senelerce beklemiş bir adam. Öyle çok sevdi ki Elif'i kelimeler yetmezdi anlatışına. Ne yaptıysa da kendisini sevdiği kadına affettirememek ona çok koymuştu. Böyle zamanlarda onunla ağlardım. Yalan değil, ağladım. Çünkü ben kitapta, Elif'in çektiği acıları, yaşadığı hüznü, kırılan gururunu, Fırat'ın pişmanlığını, üzüntüsünü, aşkını, onlarla birlikte yaşadım. Ve ben bir kez daha Güneş Demirel'e teşekkür ediyorum. Beni ve diğer okuyucuları bu kitapla tanıştırdığı için..