Fern adlı küçük bir kız, bir gün annesiyle kahvaltı yaparken babasını bir domuzu sırf küçük ve fazla zayıf olduğu için kesmeye giderken görür ve hemen babasına engel olur, küçük domuzcuğu öldürmemeye ikna eder.Babası da bunun karşılığında kızından domuzcuğu besleyip, büyütmesini ister.Fern bu küçük domuzcuğa Wilbur adını verir, ona çok iyi bakar ve büyütür.
Sonrasında babası Wilbur’u biraz daha büyüdükten sonra başka bir çiftliğe gönderir.Ordaki ahırda bir sürü arkadaş edinir Wilbur.İnekler, koyunlar, atlar, kazlar, ördekler, bir fare ve hatta bir örümcekle arkadaş olur.Ancak bir gün çiftliğin sahibinin kendisini Noel’de keseceğine kulak misafiri olur.Kesileceğini öğrenen ve asla ölmek istemeyen Wilbur’e örümcek olan arkadaşı Charlotte, yardım edeceğini söyler ve aklına dahice bir fikir gelir, ne olursa olsun Wilbur’ün kesilmesini engellemeye kararlıdır.Fare Templeton’da bu yolda onlara eşlik edecektir.Küçük Wilbur’un ölüm kalım savaşı da böylece başlamış olur.
Dilimize Charlotte’un Sevgi Ağı olarak çevrilmiş.İngilizce olarak okuduğum bu çocuk kitabına aslında dilimi geliştirebilmek açısından başlamıştım çünkü ilk defa ingilizce bir kitap okuyorum, başlangıcı da ilgimi çektiği ve her yaştan insana hitab ettiğini duyduğum için bu kitapla yapmak istedim ve çok ama çok sevdim.Bu güzel kitap ölüm ve yaşama ama en önemlisi arkadaşlığa dair çok güzel örnekler sunuyor.Özellikle örümcek Charlotte en etkileyici karakterdi, Wilbur ile olan arkadaşlığı ise çok güzel ve özeldi.Hele son iki bölüm..Hem üzüldüm hem de mutlu oldum, gerçekten çocuk kitabı diyip geçmemek lazım.Okuduğuma sevindim şahsen.
Christy Brown İrlandalı bir yazardır. Yirmi üç çocuklu bir ailenin hayatta kalan on üç çocuğundan biridir. Beyin felçli olarak doğmuş, uzun yıllar hareket edememiş ve konuşamamıştır.
Sol Ayağım yazarın otobiyografik eseridir. Kendi yaşamını, çektiği zorlukları anlatmıştır. Aynı zamanda annesine de bol bol teşekkür
