Ama yaşanan olay Visal'in damarına basmıştı. Semir görmeyenlere olayı anlattı. Visal'e de yeniden anlatması için ısrar etti. Visal'in anlatma kabiliyeti beni dehşete düşürdü. Sahneyi çok daha canlı ve ayrıntılı anlatıyordu. "Boyu üç karış, alnı çizik, gözün bir delik burada, bir delik şurada. Dudakları kocaman. Sevdiklerini gördü diye ağzını sonuna kadar açmış. Yani dudağı azcık daha küçük olsa sorun yok, ya da yüzü biraz daha büyük olsa idare eder. Ama dudaklarını yüzünün üçte biri dörtte birine kadar açmış duruyor. Ama bizim kendi sevdikleri değil de onların amcaoğlu olduğumuzu anlayana kadardı tabi bu. Ben İsrail'e sövdükçe omuzları indi çekildi, İyice kısa gözüktü. Gözleri iyice kısıldı, yüzü renkten renge girdi. Önce fes gibi kızardı, sonra limon gibi sarardı sonunda da morarıp karardı." Bir an durup bana soruyor: "Gözlerinin biri bozuk muydu ne, bana mı öyle geldi?" Gülüyor. Sonra derin bir iç çekişle mevzuyu bitiriyor: "Amaan neyse! Filistin sanki lafla mı dönecek desenize!"