İslâm, insanı, çevrenin bilincine eriştikten ve çevrenin sorumluluğunu yüklendikten sonra var olan bir canlı addediyor. Burada çok önemli olan nokta, çevrenin sorumluluğunu insanın yüklenmiş olmasıdır. Yani, çevrenin sorumluluğunun idraki ve yüklenişi yoksa, orada insan da yoktur. Bu sorumluluğu yüklenmeyen bir toplumun dünyayı yalnız çirkinleştirme ihtimali vardır.
“ İnsanoğlunun yaratılışı gereğidir ki; insan kendi mutluluğundan yalnız kendinin haberdar olmasıyla kanaat etmez, herkesi de haberdar etmek ister. Hatta bir insanın esasında mutlu değilse bile, etrafa kendi mutluluğunu inandırmak için hilekârlığa ve yalancılığa bile düşer...” diyor
İnsan karmaşık bir psikoloji içinde yaratılmıştır. Neyi ne zaman isteyeceği konusunda sıkıntıları vardır.
Şu ayet buna işaret etmektedir.
"İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister, insan pek acelecidir!"
İsra 17/11
Akla vurgu, hurafeleri ret ve otoriteyi sorgulama iradesi;
çoğu zaman dindarlara itici gelse de,
hem dindarlık hem de insanlık için en güvenilir yol budur.