19 Mayıs 1942'de daha yeni on yedinci yaşına basacak bir delikanlı için sergilediği değişim çarpıcıydı. Sorumsuz ve dik başlı bir genç adam için bu oldukça farklı iki kişiliği birbirinden ayırmanın imkânsız olduğu ortaya çıkacaktı. Malcolm'un Yankee Clipperdaki davranışları çok geçmeden değişmeye ve çelişkili bir hâl almaya başladı, sık sık esrar çekmesiyle de iyice kötüleşip göze batar oldu. Müşteriler ve özellikle garsonlarla münakaşaya giriyordu. Ekim 1942'de işten atıldı ama tren yollarında deneyimli işçilere çok ihtiyaç olduğundan iki kez daha iş buldu ve bu kısa dönemli işlerde ülkeyi gezip marihuana satmaya devam etti. Malcolm uzun yollardan "ellerinde görebileceğiniz en büyük iki bavulla dönerdi, içleri o malla tıka basa dolu... kalıplar hâlinde basılmış marihuana, bilirsiniz işte... bir yolculuk için bin dolar alırdı" diye anımsıyor o günleri, kardeşi Wilfred. İşinin bu ölçüde büyük veya kârlı olması pek mümkün değil, ama yasal faaliyetle yasadışı faaliyet arasındaki çizgi artık önemli değildi ve Malcolm yasadışı satıştan para kazanmak için servis işini tehlikeye atmaya dünden razıydı. Uyuşturucu işinde daha yeniydi; çorabına veya gömleğine soktuğu esrarı satıyordu sadece ama bu bile başına bela açabilirdi..
Sayfa 56 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Kâşifî der ki: “Keşfü’l-esrâr sâhibi, rivâyet eder ki: Senin gönlünün darlığına âgâhım. Bîgânelerden sana ulaşan gam ve kederden haberdarım. Sen kalb huzûru ile namaza gel ki namaz müşâhede meydanıdır. Dostun cemâlinin müşâhedesiyle belâ yükünü çekmek kolay olur.
Reklam
Beşeriyet... Nefes sahibi insan olmak noktası... Bütün dava, esrar, bela, saadet, inilmez küçüklük ve çıkılmaz büyüklük hep bu noktada...
Sayfa 481
Denizin sürekli olarak kendini düşündürmesinde, sıkıntı veren, baskı yapan anlaşılmaz bir şey, bir esrar vardı…
Elips KitapKitabı okudu
Kalp cilalayanlar Kederdür cilvesin göstermeyen ebkâr-ı efkârım Cila vir kalbüme seyreyle sen mirât-ı idrâki Gelibolulu Âlî Orijinal fikirlerin kaybolup gitmesi üzüntü sebebidir. Kalbime bir âlâ vur da bak sen idrak aynasında ne gün görmedik fikirler tecelli edecektir. "ÇİNLİ ressamlar ile Anadolulu ressamlar araşma iddia girdi.
Sûfiler bu bilgi türüne makûl olarak "zevk" (vasıtasız idrak) adını verirler. Bu deyim bir kavrama fiilinden çok bir iç idrak hali olan vasıtasız tecrübe haline işaret eder. Bazan buna ilahi bilgi (ilm ledünni=ledünni bilgi), sırların bilgisi (ilm el-esrâr), Gayb'ın bilgisi (ilm el-gayb) ve peygamberler, veliler v.b. gibi "bu dünyada öteki dünya yaratılışına (en-neş'et el-uhreviyve) sahip olan kimselerin bilgisi" de derler.
Sayfa 101 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
175 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.