Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Hiç secde ettin mi?"
"Ebu Ali ed-Dekkak anlatıyor: Hasta olan salih bir dostumu ziyaret etmeye vardım, büyük bir şeyh idi, etrafını talebeleri çevirmişti, ağlıyordu, iyice yaşlanmıştı. "Ey Şeyh. neye ağlıyorsun, yoksa dünyaya mı?' diye sordum. 'Asla! Kaçırdığım namazlara ağlıyorum' diye cevap verdi. 'Nasıl olur sen namazını kaçırmazdın' dedim. Bana şu cevabı verdi: 'Şu günüme kadar geldim, ne gafletsiz secdeye vardığım oldu, ne gafletsiz secdeden başımı kaldırdığım var. İşte şimdi de gaflet içinde ölüyorum.' Arkasından derin bir nefes alarak şu şiiri söyledi: 'Mezarımdan doğrulacağım günü ve mahşere varacağımı düşündüm. Dört köşelik çukurumdaki ikamet süremi. Yapayalnız ve tek başıma, nice izzet ve mevkiden sonra, günahımın ve toprağımın tutuklusu olarak onunla başbaşa hesaplaşman üzerinde eni boyu düşündüm. Ve amel defterim verildiği andaki halimin perişanlığını. Fakat ümidim sendedir, Rabb'im yaratıcım! Umarım ki, ey Allah'ım sen bağışlarsın günahkârı!"
"Hüzün bir yere girdiğinde kendisinden başka sultan tanımaz." İlave ediyor Ebu Ali Ed-Dekkâk, "Hüznünü kaybedenin birkaç senede katedemediği mesafeyi hüzün sahibi bir ayda kateder." Hüzünden daha hızlı koşan at mı var cennette!
Reklam
Ebu Ali ed-Dekkak anlatıyor: “Hasta olan bir dostumu ziyarete gittim. Büyük bir şeyh idi. Etrafını talebeleri çevirmişti, ağlıyordu, iyice yaşlanmıştı. ‘Ey şeyh! Neye ağlıyorsun, yoksa dünyaya mı?’ diye sordum. ‘Asla! Kaçırdığım namazlara ağlıyorum.’ diye cevap verdi. ‘Nasıl olur, sen namazını kaçırmazdın.’ dedim. Bana şu cevabı verdi. ‘Şu günüme kadar, gafletsiz bir secdem olmadı, işte şimdi de gaflet içinde ölüyorum.”
Sayfa 26
İmam-ı Masum (Kuddise Sirruhu) Mektubatı'nda anlatıyor: "Evliyaullahtan Ebu Ali ed-Dekkak Hazretleri (Kuddise Sirruhu) vefat etti. Vefatından sonra büyüklerden birisi rüyasında gördü ki şiddetle ağlıyor. Yavaş yavaş yanına yaklaşıp kemali edeple sordu: “Ya Mevlâna! Niye ağlıyorsun? Dünyaya geri dönmek mi istiyorsun?” Ebu Ali ed-Dekkak ise: “Ey oğul dünyaya geri dönmek istiyorum ama ailemi özlediğim için, onlarla birlikte olmak için değil. Buraya gelince anladım ki insanlar öyle büyük şeyler kaybediyorlar ki, eğer dünyaya dönebilsem elime bir değnek alır herkesin kapısını çalardım. Çok şeyler kaybediyorsunuz derdim” buyurdu. Duymakla görmek bir değildir. Gördükten sonra durumu daha da değişti. Biz de öldükten sonra hakikati göreceğiz, bizde pişman olacağız. Nasıl bu yola daha fazla eğilemedik. Nasıl daha takva sahibi olamadık. Nasıl daha çok okuyup okutamadık diye pişman olacağız.
Şeyh Ebu Ali ed-Dekkak; "Nasıl ki baba ve ana olmadan çocuk dünyaya gelmiyorsa, bir kâmili mürşidin terbiyesine girmeden yeni bir âleme doğuşta da bir çok özürler, sürçmeler ve yıkılmalar olabilir.."
Eğer kulun zihni ve kalbi dünyevi düşüncelerle dolu ise vakti dunya, ahiret ise vakti ahiret, neşeli isevakti neşe, hüzünlü ise vakti hüzünlüdür. Kul, vakti ve hali neyi gerejtiriyorsa ona rıza ve teslimiyet gostermelidir. Ebu Ali ed Dekkak
Reklam
Ebu Ali ed-Dekkak'ın "vakit" tarifi: "Vakit içinde bulunduğun şeydir. Dünyayla isen vaktin dünya, ahiretle isen vaktin ahiret, neşeli isen vaktin neşe, hüzünlü isen vaktin hüzündür."
İbadetlerden Lezzet Almanın Şartı
Ebu Ali ed-Dekkak diyor ki "Hakk'a giden yol gayet açıktır,ama nefsânî arzular insanı rezil ediyor. İbadetlerin tadını almak nefsin isteklerine mani olmaya bağlıdır."
Yaşasın hüzün, fakat ölüyor! Hüzünlenemediği için hüzünlenenler var bir de. Ağlayamadığı için ağlayanlar. Hüzün bir yağmur gibi iniyor sahralarına. Bir rüzgâr gibi savuruyor günahlarını. "Padişah" diyor ona Bişr b. Hâris, "Bir yere girdiğinde kendisinden başka sultan tanımaz." İlave ediyor Ebu Ali ed-Dekkâk, "Hüznünü kaybedenin birkaç se nede katedemediği mesafeyi hüzün sahibi bir ayda kateder." Hüzünden daha hızlı koşan at mı var cennete! Bir kabile onlar dünyaya yüz vermeyen. "Harap olur bir ev oturulmazsa içinde," diyerek kalplerini sultanlarına veren. Onlardan İbn Halil. Sevincin çılgınlığını hüzünle dizginliyor. Dünyadaki hüzün kadar sürüyor sevinç öte dünyada.
Sayfa 91 - Şule YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ebu Ali ed-Dekkak şöyle demiştir; "Tövbe üç kısımdır: tövbenin başlangıcı, ortası ve sonu vardır. Başlangıcı tövbe, ortası inabe ve sonu evbe diye isimlendirilir. Tövbe korkana, inabe tamah edene, evbe ise ilahi emri gözetene aittir "
Sayfa 41
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.