‏قال محمد بن علي الباقر رحمه الله تعالى : ‏مَنْ لَمْ يَعْرِفْ فَضْلَ أَبِي بَكْرٍ وَعُمَرَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا فَقَدْ جَهِلَ السُّنَّةَ . ‏(أبو نعيم في الحلية ١٨٥/٣) Muhammed ibn Ali el-Bakır rahimehullah dedi ki; "Ebu Bekr ve Umer'in -Allah her ikisinden de razı olsun- faziletini bilmeyen kimse, Sünnet hususunda cahil kalmıştır." Ebu Nuaym, Hilyetu'l-Evliya, 3/185.
Sayfa 185Kitabı okudu
Hulefa-yı Raşidin Devri
Fıkhın gelişmesine etkisi, sadece sahabe neslinin hakim olması ve sonraki dönemlere örneklik ve kaynaklık teşkil etmesi yönüyle Hulefa-yı Raşidin devri, bu dönem içinde özel bir öneme sahiptir. Hz. Ebu Bekir ile 11/632 yılında başlayan Hulefa-yı Raşidin dönemi, dördüncü Raşit halife Hz.Ali'nin 40/661 yılında şehid edilmesiyle sona ermektedir. Bazı müellifler, iktidarın Muaviye'ye geçtiği 41 yılına kadar yaklaşık altı ay süren Hz. Hasan'ın hilafeti ile Ömer b. Abdilaziz'in 99-101 yıllarındaki hilafetini de bu döneme dahil ederler. Fakat 'doğru yolda olan ve hakikate sımsıkı sarılan halifeler' anlamındaki Hulefa-yı Raşidin (el-Hulefau'r-Raşidun) nitelemesi, İslami literatürde Hz. Peygamber'den sonraki dört halifeyi yani Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'yi (r.anhüm) ifade etmek üzere kullanılmıştır. Dört halife dönemi, fıkıh tarihi açısından son derece önemlidir. Bu önem, hem vahyin kesilmesinden sonraki ilk dilimde onların eliyle sergilenen örnek metodolojik tavırdan, hem sahabe neslinden itibaren bütün müslümanlarırı/ümmetin onların döneminde alınan karar ve verilen fetvaları icma kuwetinde görmelerinden, hem de bizzat Hz.Peygamber'in, kendisinden sonra onların örnek alınmasına yönelik buyruklarından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar bazılarınca sened ve metin açısından eleştirilse de, bu yöndeki hadislerden en meşhuru şudur: "Herhangi bir ihtilafla karşılaştığınızda sizin göreviniz, benim sünnetime ve Hulefeı-yı Rôşidin'in sünnetine uymaktır. " Ebu Davud, "Sünnet" 5; Tirmizi, "İlim" 16; Müsned, iV, 126, 127.
Sayfa 75 - İSLAM HUKUKUNUN TARİHİ GELİŞİMİ II. Sahabe DönemiKitabı okuyor
Reklam
Ebu Bekir, Halid b. Velid’e şu mealde bir mektup gönderdi: «Allah’ın sana nimet ve hayırr olarak bahşettiği şeyler artsın. Sen, işinde takvalı ol ve Allah’ın buyruklarını çiğnemekten sakın. Doğrusu yüce Allah, takvalı olan ve kendisinin buyruklarım çiğnemekten sakınan, ihsanda bulunan kimselerle beraberdir. Sen işinde gayet ciddi ol. Yumuşama, Müslümanlardan birini öldürmüş bir müşriki yakaladığın zaman mutlaka cezasını ver. Allah’a meydan okumuş veya buyruklarına ters davranmış bir kimseyi de yakalar ve öldürmekte fayda mülahaza edersen mutlaka öldür.» Halid, Buzaha mıntıkasında bir ay kaldı. İnip çıkıyor, dolaşıyor ve Ebu Bekir’in yakalanıp öldürülmelerini tavsiye ettiği adamları arıyordu. Bunları, bir ay süreyle aramaya devam etti. İrtidad ettikleri zaman aralarındaki Müslümanları öldürdükleri için bunlardan Müslümanların öcünü alıyordu. Kimini ateşle yakmış, kiminin kafasını taşla ezmiş, kimini yüksek dağların zirvesinden aşağı yuvarlamıştı ki, bu ölüm haberlerini duyan diğer mürted Araplar ibret alsınlar. Allah, Halid’den razı olsun (C:6-S:451)
İmam Evzai'den İmam Ahmed'e kadar '' 20 '' Ehl-i Sünnet aliminin istiva ve uluvv hakkındaki sözleri. 1- İmam Evzai ( vefatı :157) ; '' Bizler - Tabiin nesli - şöyle derdik : Şüphesiz Aziz ve Celil olan Allah, Arş'ının üstündedir. Biz sünnette O'nun sıfatlarına dair gelmiş şeylere iman ederiz '' [1] 2- İmam Malik : '' Allah semadadır. İlmi
Müslüman olduğunu iddia eden bazı kimselerden eşcinselliğin bir günah ve suç olmadığı yönünde açık küfür sözleri duyulmakta, bazıları ise böyle açıktan söylemeseler dahi, bunun bir tercih meselesi olup saygı duyulması yönünde söylemlerde bulunarak, yine dolaylı yoldan bu haramları helalleştirme yoluna gitmektedirler. Bu haram fiiller, mübah yani serbest addedilmektedir ki bütün bunların hepsi İslam’dan çıkış yani küfürdür. Allah’ın haram kıldığı bir şeyi ister sözle, ister fiille helal kılan herkes bu şekilde şirke düşmüş olur.
Zübeyr b. el-Avvam Radıyallahu Anh
Onun cennetle müjdelenen on kişiden biri olması, Ebu Hureyre radıyallahu anh hadisinde olduğu gibi şehitlerden biri olması, Bedir ve diğer savaşlara katılmış olması, iki hicrete de katılması, on altı yaşında Müslüman olması, Allah yolunda ilk kılıç sallayan kişi olması, şûra ehli altı kişiden biri olması, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in vefât ederken kendilerinden razı olduğu kimselerden olması ve halifeliğe aday gösterilenlerden biri olması faziletlerinden bazılarıdır. Leys, Ebu’l-Esved’den rivayet ediyor: “Zübeyr’in amcası onu bir hasıra sarmıştı ve onu tekrar küfre döndürmek için duman ile işkence ediyordu. O ise: “Asla küfre dönmem” diyordu.” Cabir radıyallahu anh rivayet etmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Kurayza günü: “Kavmin haberini bana kim getirecek?” dedi. Zübeyr bu görevi üstlendi. Bunun üzerine Peygamberimiz: “Her peygamberin bir havarisi vardır. Benim havarim de Zübeyr’dir” buyurdu.
Reklam
301 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.