Rasulullah (S.a.v.) Bütün Çağları Uyarıyor! Öyle Bir Zaman Gelecek Ki...
“Siz öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki sizden biriniz emrolunduğu şeylerin onda birini terk etse helâk olur. Sonra öyle bir zaman gelecek ki sizden kim emrolunduğu şeyin onda birini yapsa kurtulur.” (Tirmizî, Fiten, 79/2267) * “Öyle bir zaman gelecek ki o zaman şu üç şeyden daha kıymetli birşey olmayacaktır: Helal para, can u gönülden arkadaşlık
Bil ki, tarih ilmi, dünya toplumu ve uygarlığı olan insan toplumundan ve bu toplu­ mun gerçekleri arasında yer alan yabanilik ve barbarlık, medenilik ve uygarlık, asabiyetıs, bazılarının diğer bazıları üzerinde kurduğu değişik şekillerdeki hakimiyetler ve bu hakimi­ yetlerden doğan hükümdarlıklar, devletler ve bunların derecelerinden haberler
Reklam
Merak edenler MUTLAKA OKUYUN?
"RABITA NEDİR?'' (MUTLAKA SABIRLA OKUYALIM) Konu içindeki ara başlıklar : *Rabıta Bir İbadet Midir? *Allah’a Götüren Her Yol Hayırlıdır *Allah’ı Seven, Ancak Allah’a Götürür *Sahabe-i Kiram’ın Rabıtası *Gönlü Muhabbetle Arındırmak *Salihlerin Rabıtası Önce şunu belirtelim ki, rabıtayı tarif eden mürşidler, tek bir tanımla yetinmemişlerdir.
İbadilerin Örnek Aldığı İmam: Rüstemîlerin Kurucusu Abdurrahman b. Rüstem
Prof. Dr. Mehmet Salih ARI İslâm Tarihinde ortaya çıkan siyasi ve itikadî ekoller, belli şahsiyetleri ön plana çıkarmaktadırlar. Ehl-i Sünnet mensupları Hulefa-yı Raşidin olarak adlandırılan dört halifeyi ön plana çıkarırken özellikle onlar arasında adaletiyle, ilk kurumları tesis etmesiyle ve diğer uygulamalarıyla Hz. Ömer’i birçok açıdan örnek
İbn-i Teymiye bu konuya Ebu Bekir'in (ra) Halid'i ve Ömer'in (ra.) Ebu Ubeyde'yi seçmelerine değinirken açıklamaktadır: "Ömer (ra.) Allah'ın hukuku konusunda çok sertti, bundan dolayı da Ebu Ubeyde'yi seçti. Ancak Ebu Bekir (r.a.) kâfirlere karşı yumuşaktı. Halid b. Velid ise oldukça sertti. Böylece yumuşak olan sert olanı, sert olan ise yumuşak olanı seçti. Böylece her ikisi de Allah için doğru olduğuna inandıkları şeyi yaptılar."
Keşf [Keşfü'l-esrâr] sahibi [Pezdevi] şöyle der: Hüsün ve kubuh iki çeşittir. İlki, aklın güzelliği, fayda veren doğruluğun güzelliği, verilen bir nimete teşekkür etmenin güzelliği; zulmün çirkinliği ile verilen nimete nankörlüğün çirkinliği gibi sadece akılla bilinenlerdir. Ikincisi, amellerin miktarının [ibadetlerin miktarı] güzelliği ve zina ile içki içmenin çirkinliği gibi vahye dayananlardır (bi’s-sem'i). Bu sebeple, Hâkim eş-Şehîd’in [Mervezî] Müntekâ' da zikrettiği üzere, Ebu Hanife, Allah ondan razı olsun, “Göklerin, yerin ve kendisinin yaratılışını gördükten sonra kişinin yaratıcısını bilmeme özrü olamaz’ demiştir. Zira insan, kendisini, dış ve iç duyular gibi hariçten bir şeye ihtiyaç duymaksızın, sadece aklıyla bilebilme imkânına sahip olunca zorunlu olarak yaratılmış olduğunu da bilir. Yaratılmışlığını bilince de onun her şeye kadir olan ve her şeyi bilen bir yaratıcısı olduğunu bilir. Bu da sözümüzün sonu olsun.
Reklam
111 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.