Ebu Bekir bin Saiğ, "bitişmek" (ittisal) deyimini yorumlar- ken şöyle der:
"Bir bilimi öğrenmekte olan kimse, o bilim üzerine yazılmış bir kitabın anlamını olduğu gibi kavradığı zaman, bilgi- nin bir düzeyde, buna karşılık kendisinin o güne değin bulunduğu diğer bir düzeyde kalması mümkün değildir. Bilginin düzeyi ile kişinin o bilgi sayesinde ulaştığı düzey aynı olur. O bilgi kendisin- de kökleştikçe özdekten (heyula), maddeden ve doğal yaşama ba- ğımlılıktan arınmış, temiz, seçkin ve tanrısal durumlar (ahval-i ila- hi) olarak adlandırılabilecek birtakım yüce bağıntılar gerçekleşir. Ancak böylesi bağıntılar Tanrı'nın kulları arasından seçtiği birkaç mutlu kişiye nasib olur."
İbn Saiğ'in değindiği bu düzey düşünme ve akıl yürütme yo- luyla kazanılır. Hiç duraksamadan, kuşku duymadan kendisinin de bu düzeye ulaşmış olduğunu söyleyebiliriz. Ne ki orada kal- mış, daha yukarılara çıkamamıştır.
Bizim sözünü ettiğimiz düzey ise Ebu Bekir'in ulaşmış olduğu düzeyin çok üstündedir. Gerçi bilgi ikisinde de birdir, fakat gözle görmek başka, dolayımlı olarak edinmek başkadır.
*Biber tanesi de siyah, ayyüzlü sevgilinin beni de siyahtır. Her ikisi de can yakıcıdır ama bu nerede, o nerede...*