" Son derece büyük olan Muhammed (sav) yeterlidir, mürşide (şeyhe) ne lüzum var..? " dersen .. Peki neden Selmani Farisi (radıyallahu anh) gibi büyük sahabi, Ebubekir-i Sıddık'tan talim gördü ? yine böylece Caferi sadık (radıyallahuanh) , ehli beyt'in imamı iken, Ebubekir-i Sıddık (radıyallahuanh) 'ın torunu olan Kasım ibni Muhammed (Radıyallahuanh)'dan ders aldı ? Cüneydi Bağdadi (kuddise sirruhu) ve Şeyh Şiblî (kuddise sirruhu) gibi büyük şeyhler de hep böylece intisapları teslim olunan kendileri bağlanmış ve kendilerine bağlanılmış olan kimselerdir..
Sayfa 170
İsra-Miraç Olayı ve Sadakat!..
~•~ Hz.Ebû Bekir, sadakatin ne demek olduğunu bilmeyen o kara yüzlü adamlara şunu da diyecektir: "Siz onun bir gece Kudüs'e, oradan semalara gittiğine inanmıyorsunuz? Ben ona hergün semadan vahiy geldiğine inanıyorum da onun semalara çıktığına mı inanmayacağım. Vallahi o ne diyorsa ben hepsini kabul ediyor, hepsine inanıyorum. İşte sadâkat budur; işte sıddık olmanın gereği budur. ~•~
Sayfa 43
Reklam
~•~ Adı: Abdullah b. Osman Anlamı: Allah'ın kulu Künyesi: Ebû Bekir/Deve yavrusunun babası Lakabı: Sıddık/Doğrulayan, tereddütsüz onaylayan ~•~
Sayfa 30
Ebubekir es-Sıddık (radiyallahu anh) Rasulullah (sallallahu aleyhi ve selem) 'in minberi üzerinde insanlara hutbe verdi ve şöyle dedi: "Ey Insanlar! Süphesiz ki siz, şu ayeti okuyorsunuz ama onu konumundan baska şeye yoruyorsunuz: "Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Siz hidayette oldukça sapanlar size zarar veremez." (Mâide suresi, 105)
Tabiinden İshak isimli zat, Hazret-i Aişe'yi ziyarete gelirdi Dirayet ve zerafet timsâli Hazret-i Âişe (radıyallahu anha)onu her kabul edişinde güzelce örtünürdü. Halbuki o zât âmâ idi. Bir gün bu vaziyeti hisseden Ishak sordu: Ey Müminlerin annesi! Ben körüm, hiçbir şey görmüyorum! Benden de mi saklanıyorsun? -Sen beni görmüyorsun ama, ben seni görüyorum! Cevabını veren dirayetli, zerafetli, hikmetli ve faziletli Âişe. Allah ondan râzı olsun. İşte Sıddîk-ı Ekber'in Sıddîka kızı Peygamber zevcesi Âişe budur.
Reklam
Fâruk-ı Azam Hazret-i Ömer (radıyallahu anh) der ki: - Allah'ın Resulü (Selâm üzerine olsun) sadaka vermemizi bize emrettiler. Bu emir, yanımda bir hayli mal bulunduğu bir zamana tesadüf etmişti. Kendi kendime dedim ki, bugün Ebû Bekir'i hayır yapmada geçeceğim; zira onu hiç bir zaman geçememiştim. Hemen koştum, malımın yarısını Allah'ın Sevgilisinin huzur-u saadetine getirdim. Kâinatın Tâcı sordu: -Ya Ömer, ailene ne bıraktın? - Bu getirdiğimin mislini bıraktım, ey Allah'ın Resûlü! Bu sırada Hazret-i Ebû Bekir geldi ve bütün malını Allah Resûlü'ne takdim etti. Ålemin Fahri O'na sordu: -Ya Ebâ Bekir, ailene ne bıraktın? Sıddik-ı Ekber, şu cevabı verdi: - Ben, onlara Allah'ı ve Resûlü'nü bıraktım! Ben içimden dedim ki, artık Ebû Bekir'i hiçbir şeyde geçemeyeceğim.
Ebubekir Sıddık -radiyallahu anh- " Allah'ım,dünyayı önüme ser,beni onda zâhit kıl (yani terk ettir). Onu gözümde ziynetleyip beni ona rağbet ettirme!"diye dua ederdi.
Ebubekir Sıddık Radıyallahu Anh Hazretleri: "Kadınlar Hâlid gibi bir er doğurmaktan acizdir" buyurdu.
Reklam
Ebûbekr-i Sıddik radıyallahu anh Hazretleri: "Kadınlar, Hâlid gibi bir er doğurmaktan âcizdir." diye buyurdu.
Cebrail Aleyhisselam gelip keyfiyeti Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e haber verdi. Medine'ye hicret etmek üzere mezun ve Ebubekir sıddıki birlikte götürmeye memur olduğunu bildirdi. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem hemen Ali Bin Ebi Talib Radıyallahu anh'ı çağırdı ve "Ya Ali! ben Medine'ye gidiyorum. Bu emanetleri sahiplerine teslim et, sen de durma gel.Fakat şimdi benim döşeğime yat ki ,Müşrikler beni yatıyor zannetsinler" buyurdu. Ali keremallahu vecheh Resuli keremin döşeğine yattı ve Resulü Ekrem'in yeşil hırkasının kendi üzerine örttü. Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem hemen bir avuç toprak aldı ve yasin-i Şerif suresinin evvelinden: وَجَعَلْناَ مِنْ بَيْنِ اَيْديِهِمْ سَدًّا وَ مِنْ خَلْفِهِمْ سَدًَافَاَغْشَيْناَهُمْفَهُمْ لاَ يُبْصِروُنَ[٩] <Biz Hem önlerinden bir set hem arkalarından bir set çektik Böylece onları sarı verdik artık görmezler>{٩}ayeti kerimesine ahirine kadar Okudu o toprağı kapısı önünde bekleyen müşriklerin üzerine saçtı ve çıkıp gitti. Müşrikler kör gibi onu görmediler.
Bahru'l-hakayık tefsirinde Rebia bin Kâb'den naklen Hz Ebû bekir Radıyallahu anh'ın Müslüman olması hadisesi şöyle anlatılır: Hz Ebubekir radıyallahu anh gençliğinde ticaret için gittiği Şam'da bir rüya görür ve rüyasına Rahib Buhayra'ya anlatır.Buheyra ona: - Sen nereden geldin, diye sorar. - Ebû bekir:Mekke'den der. - Mekke'nin hangi kabilesinden? - Kureyş kabilesinden. - Eğer rüyan doğruysa senin kavminden bir Nebi gelecek ve sen o nebinin hayatında veziri, vefatında halifesi olacaksın!
Resûlüllah Efendimiz’in Sevgili Dostu Hz. Ebubekr’is-Sıddîk (r.a.)
Hz. Ebubekir radıyallahü anh, peygamberlerden sonra Ashâb-ı Kiram’ın ve insanların en faziletlisi, Resûlüllah’ın birinci halifesidir. Ayrıca Aşere-i Mübeşşere’nin (Cennetle müjdelenen 10 kişinin) ilkidir. Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) ilk iman edenlerden ve en yakın arkadaşıdır. Peygamber Efendimiz’in muhabbet ve iltifatını kazanmış, hakkında âyet-i kerîmeler nazil olmuştur. Bir an olsun Resûlüllah’ın yanından ayrılmayan Hz. Ebubekir (r.a.), hicret esnasında ve mağaraya sığındıklarında da Efendimiz’in yanındaydı. Hilafeti zamanında Müslümanları dağılmaktan kurtarmış, dirayeti sayesinde ihtilafları ortadan kaldırmıştır. Ashabın ileri gelenlerinden bir heyet kurarak Kur’ân-ı Kerîm’in âyet ve surelerini toplattı ve buna “Mushaf ” dendi. Yemen, Necid ve Yemame gibi yerlerde çıkan yalancı peygamberleri ortadan kaldırdı, dinden irtidat eden (dönen) kabileleri yola getirdi. Bizans ve İran üzerine ordular göndererek fütuhatı devam ettirdi.
Sayfa 11 - Çamlıca Basımevi
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.