Ebu'd-Derda {r.a), Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Allah Tela kıyamet gününde yüzleri nurlu bir takım kavimleri inciden minberler üzerinde diriltecektir. İnsanlar onlara imrenirler. Onlar peygamberler ve şehitler de değildirler." Ebu'd-Derda dedi ki; bir bedevi diz çöküp: "Ey Allah'ın Rasulü onları bize açıkla da bilelim" deyince Rasulullah (s.a.v); "Onlar çeşitli kabile ve memleketlerden olup Allah için birbirlerini sevenler ve Allah'ı zikretmek için toplanıp O'nu zikredenlerdir, buyurdu. Tergib ve Terhib,taberani,Heysemi
Ebu'd Derda(r.a)'ya dediler ki:"Din kardeşin günah işledi.Niçin ona düşmanlık etmiyorsun?" Dedi ki: "Onun işlediği günaha düşmanlık ederim.Fakat kendisi benim kardeşimdir."
Reklam
Yanlarından ayrıldığım vakitte de beni çekiştirmezler.
Ebü'd-Derdâ (r.a.) vaktinin çoğunu mezarlıkta geçirirdi. Sebebini soranlara, "Öyle kimselerle düşüp kalkıyorum ki, onlar hep bana âhireti hatırlatır. Yanlarından ayrıldığım vakitte de beni çekiştirmezler." dedi.
Sayfa 590Kitabı okudu
İbn Ömer (r.a) şöyle demiştir: "Kişinin, en fazla temizlemesi gerekli şey dilidir." Ebü'd-Derdâ (r.a) sert ve keskin dilli bir kadın görünce, "Şayet bu kadın dilsiz olsaydı onun için daha hayırlı olurdu" dedi. İbrahim en-Nehaî (rah) der ki: "İnsanları iki şey helâk eder. Bunlar da fazla mal ve fazla konuşmaktır."
250 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Sahabilerden Ebu'd-Derda (r.a.)'dan rivayete göre; Âlem Sultanı Hazreti Süleyman'ın bir oğlu ölmüştü. Allah'ın Peygamberi buna üzüldü. İki melek insan suretinde davacı olarak onun huzuruna geldiler. Meleklerden biri: "Yâ Nebiyallah!" dedi; "Bu adam sürüsü ile benim ekinimi bastı, ben bundan davacıyım!" Diğeri cevap verdi: "Ben koyun sürüsü ile yolda gidiyordum, yolum tarlaya uğradı. Bu adam yolu tarlasına katmış, mecburen oradan geçtim!" Hz. Süleyman (a.s.), ılık gözlerini kaldırıp ona baktı ve dedi: "Ey Kişi! Yolun, gelip geçene ait olduğunu, herkesin bu yoldan geçmek mecburiyetinde bulunduğunu bilmiyor mu idin?" "Biliyordum!" "Peki, biliyordun da, neden bu yolu ektin?" O insan suretindeki melek tatlı tatlı gülümsedi de dedi ki: "Ey Alem Padişahı! O halde sen, dünyanın bir âhiret yolu olduğunu bilmez misin? Elbette her gelen bu yoldan geçecek. Oğlun da bu köprüden geçti. Neden üzülüp durursun?"
Hz. Davud Aleyhisselam Hz. Süleyman Aleyhisselam; Peygamberler Tarihi
Hz. Davud Aleyhisselam Hz. Süleyman Aleyhisselam; Peygamberler TarihiMustafa Necati Bursalı · Bahar Yayınları · 201942 okunma
Dünya bir penceredir, Her gelen baktı geçti...
Sahabilerden Ebu'd-Derda (r.a.)'dan rivayete göre; Âlem Sultanı Hazreti Süleyman'ın bir oğlu ölmüştü. Allah'ın Peygamberi buna üzüldü. İki melek insan suretinde davacı olarak onun huzuruna geldiler. Meleklerden biri: "Yâ Nebiyallah!” dedi; “Bu adam sürüsü ile benim ekinimi bastı, ben bundan davacıyım!" Diğeri cevap verdi: "Ben koyun sürüsü ile yolda gidiyordum, yolum tarlaya uğradı. Bu adam yolu tarlasına katmış, mecburen oradan geçtim!" Hz. Süleyman (a.s.), ılık gözlerini kaldırıp ona baktı ve dedi: "Ey Kişi! Yolun, gelip geçene ait olduğunu, herkesin bu yoldan geçmek mecburiyetinde bulunduğunu bilmiyor mu idin?" "Biliyordum!" "Peki, biliyordun da, neden bu yolu ektin?” O insan suretindeki melek tatlı tatlı gülümsedi de dedi ki: "Ey Âlem Padişahı! O halde sen, dünyanın bir âhiret yolu olduğunu bilmez misin? Elbette her gelen bu yoldan geçecek. Oğlun da bu köprüden geçti. Neden üzülüp durursun?”
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
Hala Sultan Ümmü Haram(r.a)
Fethin bittiği anlarda bir tabloyu bize aktarır Cübeyr b. Nüfeyr... [54] Diyor ki: "Fetih tamamlanınca baktım Ümmetin Hakîmi olan Ebü'd-Der dâ bir köşeye çekilmiş ağlıyor. Merak ettim yanına gittim ve dedim ki: 'Ey Ebü'd-Derdâ! Allah Müslümanları aziz kılıp, kâfirleri zelil kılmışken ve bizlere zafer bahşetmişken sen niçin ağlıyorsun?' Eliyle gözyaşlarını sildi ve bana dedi ki: 'Ey Cübeyr! Bugün biz Allah'a kul olmayı terk eden bir top luluğun nasıl zelil bir duruma düştüğünü gördük. Korkarım ki yarın kulluğu gerçek manada yerine getiremeyelim de onların durumuna düşen biz olalım."[Ss]
Ashab-ı Kiram'dam Ebu'd-Derda r.a. Hazretleri anlatıyor: Günün birinde bir gömlek almak için çarşıya çıkmıştı. Yolda Ebu Zerr r.a. Hazretleri onunla karşılaştı, nereye gittiğini sordu. Ebu'd Derda r.a. dedi ki: - On dirheme bir gömlek satın almak istiyorum. Ebu Zerr r.a. ise: - Dikkat edin! Ebu'd-Derda müsriflerdendir! diye seslenmeye
Ebu'd-Derda (r.a.)'ya dediler ki: "Din kardeşin günah işledi. Niçin ona düşmanlık etmiyorsun?" Dedi ki: "Onun işlediği günaha düşmanlık ederim. Fakat kendisi benim kardeşimdir.
Sayfa 341Kitabı okudu
Ebu'd-Derda (r.a), Rasulullah (s.a.v) Efendimizden rivayette bulunur:
"Ben kıyamet günü izlemek secde edilmesi için izin verilen ilk kişiyim, başını ilk kaldıran ve önüne bakan kişiyim. Ümmetimi diğer ümmetler arasında tanırım.Arkamda ve sağımda bu şekilde diğer ümmetler olduğu halde. "Adamın şöyle sordu:" Diğer ümmetler diğer ümmetini nasıl tanırsın? Ki Nuh'un ümmeti de sizin ümmetiniz arasında olduğu halde. "Efendimiz dedi ki:" Yüzünde parlaklık vardır ve bu da ab dest izidir. "
Sayfa 30 - bekaKitabı okudu
Reklam
Ebu'd-Derdâ (r.a.) bir mecliste "Allah'ım kalbimin dağınıklığından sana sığınırım." diye dua etti. Meclistekiler merak edip sordular: "Ey Ebu'd-Derdâ! Kalbin dağınıklığı ne demektir? Dedi ki; "Her yerde ve vadide malım olsun düşüncesi, (beni ilgilendirsin veya ilgilendirmesin) her şey hakkında bir sözüm ve her işte parmağım olsun arzusudur."
Ebu'd-Derdi (r.a.) tarlada, bir boyundurukta koşulu iki öküz gördü, öküzlerden birisi kaşınmak için durunca, öteki de durdu. Bunu gören Ebu'd Derda ağlayarak: "İşte Allah için kardeşlik böyle olur; ikisi de Allah için çalışır. Fakat biri durduğu zaman, öbürü de ona uyar." dedi. ihlas, ancak birbirine uymakla tamam olur. Kardeşliğinde halis olmayanlar, münafıktır. ihlas demek huzur, gıyab, lisan, kalp, gizli, aşikar, tenha ve halk içinde davranışın değişmemesi demektir. Bunların birisinde ihtilaf ve tavrın değişmesi, dostluğun bozulması demektir ki, bu da, dinde hilekarlık ve iman yolunda tenbelliktir. Bu şekilde kardeşlik haklarına riayet edemeyenlerin, herkesten ayrılıp uzlete çekilmeleri ve yalnız bir hayat yaşamaları, kardeşlik ve arkadaşlık yapmalarından daha uygundur. Çünkü sohbetin hakkı ağırdır, ona ancak gerçekçiler dayanır; ecri büyüktür. Onu da ancak başaranlar alır.
Ebu'd-Derda (r.a) 'ya dediler ki: - Din kardeşin günah işledi. Niçin ona düşmanlık etmiyorsun? Dedi ki: - Onun işlediği günaha düşmanlık ederim. Fakat kendisi benim kardeşimdir.