Kitap ve tasnif işi, sahâbe-i kirâm ve tâbiûn büyüklerinin vefatından sonra hicri 120 yılını takip eden senelerde ortaya çıkmıştır. Rivayetlere göre İslâmî alanda tasnif edilen ilk kitap İbn Cüreyc'in (v.150/767) Åsâr ismiyle hadis ve haberler hakkında yazdığı kitabıdır. Bu devirde tefsir sahasında Mekke'de, Mücahid, Ata ve İbn Abbas'ın talabelerinin yazdıkları gelmektedir. Sonra, Ma'mer b. Raşid es-San'anî'nin Yemen'de, telif ettiği kitabı meşhurdur. Ma'mer, kitabında, dağınık sünnetleri bir araya getirerek bablara göre tasnif etmiştir. Målik b. Enes'in fıkıh konusunda telif ettiği Muvatta da bu devrin ürünüdür. Sonra İbn Uyeyne "Kitâbü'l-Cevâmi' fi's-Süneni ve'l-Ebvâb eserini ve Kur'an ilminin bazı bölümlerini ihtiva eden Kitâbü't-Tefsir'ini telif etti. Süfyân es-Sevri fıkıh ve hadisler konusunda cami (fikhî meseleleri ve hadisleri toplayıcı) eserler yazdı.
İmam Ebü'l-Abbas İbn Atâ el-Edemi [kuddise sırruhû] şöyle buyurmuştur: "Kim şeriatın edeplerine sarılırsa Allah Teâlâ onun kalbini marifet nuruyla nurlandırır. Emirlerinde, davranışlarında ve ahlâkında Resûlullah'a (sallallahu aleyhi vesellem) mutabaat etmekten daha şerefli bir makam yoktur."
Reklam
"Kim şeriatın edeplerine sarılırsa Allahu Teala onun kalbini marifet nuruyla nurlandırır. Emirlerinde, davranışlarında ve ahlakında Rasulullah'a (S.A.V) mutabaat etmekten daha şerefli bir makam yoktur." ~ imam Ebu'l Abbas ibn Atâ el-Edemi (k.s)
Ebu'l-Abbas ibn Atâ der ki:“Kendilerine nimet verilenler tabaka tabakadır. Ârifler: Allah'ın kendilerine ma'rifet nimetleriyle ikramda bulunduğu kimselerdir. Velîler: Sıdk (doğruluk), rızâ (hoşnutluk), yakîn ve safvet verdiği kimselerdir. Ebrâr: hilim (yumuşaklık) ve re'fet ( merhamet) sıfatı ihsân buyurduklarıdır. Mürîdler: Tâat lezzeti in'am ettikleridir. Mü'minler: İstikamet verdikleridir.
Sayfa 118
Allah Teâlâ'yı Çokça Zikretmek
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: إن المسلمين والمسلمات والمؤمنين والمؤمنات والقانتيـن والقانتات والصادقين والصادقات والصابرين والصابـرات والخاشعين والخاشعات والمتصدقين والمتصدقات والصائمين والصائمات والحافظيـن فروجهم والحافظات والذاكرين الله كثيرا والذاكرات أعـد الله لهم مغفرة واجـرا عظيما و "Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar,
Sayfa 45
İmam Şafiî rahimehullah şöyle der: Tabiîlerden haber-i vâhidi kabul edip, ona dayanarak fetva vermeyen ve onlara tâbi olmayan kimseyi bilmiyorum. İbnu'l Museyyeb, Ebu Hureyre'nin ve Ebu Said'in tek başlarına Rasulullah'tan naklettikleri haberleri kabul etmekte ve bu haberlerde ifade edilen hususları Sunnet olarak görmektedir. Urve bin Zubeyr de Aişe ve Yahya bin Abdirrahman'ın (radıyallahu anhum) rivayetlerinde aynı şekilde davranmaktadır. Medine'de el-Kasım bin Muhammed, Salim ve tabiînin tümü, Mekke'de Atâ bin Rabah, Tâvus bin Kaysân ve Mucahid aynı şekilde davranıp Canir bin Abdillah'in ve ibn Abbas'ın tek başlarına Rasulullah'tan rivayet ettikleri haberleri kabul edip, bu hadislerdeki hususları Sunnet saymışlardır. - ihtilafu'l hadis, 23; risale, 448.
Reklam
Sizi aşağılık kafirler sizi..
"Ey iman edenler! "Râinâ" (bizi gözet) demeyin, "unzurnâ" (bize bak) deyin ve dinleyin. Kafirler için acıklı bir azap vardır." (Bakara sûresi, 2/104.) Ata'nın rivayetinde İbn Abbas dedi ki: Bu meselenin iç yüzü şudur: Araplar, "rainâ" kelimesini konuşmalarında kullanırlardı. Yahudiler, Arapların bu kelimeyi Hz. Peygamber'e söylediklerini işitince bu onların çok hoşuna gitti. Çünkü bu kelimenin anlamı "Bizi gör, gözet" demektir. Yahudilerin konuşmalarında bu bir küfürdü. Dediler ki: "Biz Muhammed'e gizlice söverdik, şimdi ise Muhammed'e artık açıktan açığa küfredin. Çünkü bu onların sözlerindendir." Artık onlar bundan böyle Allah'ın Nebisi'ne gelip "Ya Muhammed, rainâ" diyor ve gülüyorlardı. Derken ensardan bir adam bu deyimin altında yatan manayı kavradı. Bu zat Sad b. Ubade'dir. Yahudilerin lisanını iyi bilirdi. Dedi ki: "Ey Allah'ın düşmanları, Allah'ın laneti üzerinize olsun. 'Muhammed'in (sav) hayatı elinde olan Allah'a yemin olsun ki, bu sözü sizin birinizden işitirsem onun boynunu vururum." Yahudiler de: "Siz bunu ona demiyor musunuz?" dediler. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu âyeti indirdi."
Sayfa 37 - Ketebe, 2019