İsyankar iyiliğim kötülük gibi geliyor kulağa.
Sayfa 51 - Everest Yayıncılık
Hayat denen şeyin her insanla yeniden sıfırdan başlaması ne büyük saçmalık!
Reklam
Fazladan söylenmiş süslü sözcükleri cahil bir gevezelikten, budalaca bir gösterişten saydığın , giderek bu türden laf kalabalığına tahammül edemediğin ikinci yarısı bu. Yazının sükûta doğru giden yarısı. Bunlara vakti olmayan insanları anlıyorsun, sen de onlardan birisin artık çünkü, biliyorsun.
Zehri taşımak, çok daha zehirlidir zehirlenmekten.
Sayfa 80 - Everest Yayıncılık
Gidiyorum. Ben, senin iç'inim. İç'in gidiyor. Sen, artık baş­kasıdır. Sen, artık başkalarınındır. Başkalarının dilinde bir sen'dir artık sen; onların diliyle konuşmayı beceren. İster istemez unutan içinin dilini, çünkü ben gidiyorum. İçinin acı­sını aldın yazarak ve şimdi buyurdun bana gitmemi. Gidiyorum, iç'in artık yolculuktur.
Sayfa 112 - Everest Yayıncılık
Ne zaman üniversitelere konuşma yapmaya gittiysem ya da ne zaman benden daha genç biri benim ondan daha fazla bir şey bildiğimi sanarak bana sorduysa “bu işin olurunu”, dedim ki: Üniversiteyi bitirince hemen çalışmaya başlama. Git, dolaş, ülkeler gez, aç kal, meteliğe kurşun at, ama ne yap et, koşturmaya başlamadan önce biraz amaçsız yürü. Maceraya çık, bedeli ne olursa olsun bunu yap. Çünkü… Çünkü hayat, onu erken anladığını sananlardan çok fena alır öcünü. Bir şeyi vaktinde yaşamadan geçersen, çok sonra, seni rezil etme pahasına, sana yaşatır o eksik bıraktığın bölümü. Âşık mı olmadın on altı yaşında? Gelir seni kırk beşinde bulur, en olmaz zamanda. Maceraya mı çıkmadın yirminde? Sürükleye sürükleye götürür seni otuz beşinde. Yırtık kot, yer bezinden hallice bir kazak giyip, nasıl göründüğüne aldırmadan geçiremedinse öğrencilik yıllarını mesela, elli yaşında, artık kalabalıkların gözleri seni hiç de öyle görmeyi beklemezken, sana giydirir o kot pantolonu. Hayatı sakın erkenden yaşama, sonradan çok fena komik eder adamı. Serserilik ederek geçirmeli insan serserilik edilecek yaşları. Zira atlayıp geçtiğin ne varsa dönüp dolaşıp bulur insanın yakasını. Kendini yaşatıncaya kadar yapışıp kalır. Ece Temelkuran
Reklam
"Aynı tekrarara düşmemek için aslında, yeni bir hayata başlamak için yeni bir "ben" icat etmek gerek. Yoksa bilirsiniz , insan bir ömür içinden , durmadan, yine, yeniden aynı hayatı çıkarır. "
Islanan insanlar neden koşup, koşarken neden gülümserler ? O insanlar neden sonra su birikintilerine ayaklarını sokan çocuklara kızarlar ? İnsanlar kendilerinden neyi saklamaktalar ?
Bir kadın gördüm geçende. Artık yanındaki adamı sevip sevmediğini bilmiyordu. Bilmiyorsan genellikle sevmiyorsundur zaten. Kadın bunu gizli gizli biliyordu. Kadınların her şeyi gizli gizli bildiği gibi...
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.