Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Filozof, Düşünce, Çatışma!..
~•~ Darwin, insan türünü gereğinden fazla alelâdeleştirdi. Nietzsche de gereğinden fazla soyut bir ülküyle onu ürküttü. Schopenhauer de gerçek olanı, gerçekleşecek olanın gölgesi saydı. Tersine çevrilmiş bir Darwin oldu yani böylece. Felsefe caddesinde, Darwin ve Schopenhauer itişe kakışa ilerlerken, önlerinde, ıstırap buğuları içinde en ötede ilerleyen ve kendi sesinin yankısında çıldıran bir hayal görüldü: O, kendi ürküttüğü cinlerin ve devlerin kamçıları altında ecel terleri döken filozof Nietzsche idi. ~•~
Zihnim ne kadar da karışık Dudaklarımı büzmem bile ilham vermiyor Üzerime yağan ışık kümesi Karanlıklarımı aydınlatmaya yetmiyor Sedefsi yalnızlığım hiç bir kıyafete yakışmıyor Gözlerim kapanmaya zorlarken zihnim açık kalmaya sitemkar Kemanda hızlanan kelimelerime yetişmek olanaksız Gelin tacı gibi rengarenk hislerim valse hazırlanıyor Topuk
Reklam
Muşumun şiiri
Dizlerimi hissetmiyormuşum ağrısı vurana kadar Kalbimi önemsemiyormuşum gerçekten aşık olana kadar Hayatı takmıyormuşum ecel terleri dökene kadar Ve gözyaşımı silmiyormuşum sümüğümle karışana kadar
“Hep birlikte çamura batmış durumdayız.” “İyi de sen,” dedi, “zamanın çoğunu gerçekliği yadsıyarak geçiriyorsun!” “Gerçeklik mi? Kimin gerçekliğini yadsıyormuşum ben? Geçmişimin düğümünü çözebilmek için kan ter içinde kalıyorum, ecel terleri döküyorum diye mi?” “Bugünü kaybetmek pahasına mı?”
Paris Yayınları
... hastayı görür görmez telaşa kapıldı; çünkü nabzı düşmüş, güçlükle soluk alıyor, soğuk soğuk ecel terleri döküyordu. Ancak muayene sonunda ne ateşi olduğu; ne de bir yerinin ağrıdığı anlaşıldı. Duyduğu tek somut şey, bir an önce ölmek için dayanılmaz bir istekti. Önce onu, sonra da annesini kurnazca sorguya çekmesi, hekimin, aşk arazının, koleranınkiyle aynı olduğunu bir kez daha doğrulamasına yetti. Sinirlerini yatıştırmal için ıhlamur yazdı, uzaklaşıp avunması için hava değişikliği salık verdi; ama Florentina Aziza'nın istediği tam tersiydi: Acısının tadına varmak.
Göz Göre Göre
Mektubunla Milena, tek gözünü kapayarak uyuyan ve diğeriyle fırsat kollayan bütün o eski şeytanları uyandırdın ki, bu aslında korkunç. İnsana ecel terleri döktürüyor..
Reklam
İçi içine sığmıyor, durmadan faraziyeler, tahminler, şüpheler içinde ecel terleri döküyordu: Bugün onu görebilecek mi, göremeyecek mi? Ne söyleyecek? Ne yapacak? Bakışı nasıl olacak? Ne isteyecek? Birlikte olmaktan hoşlanacak mı, hoşlanmayacak mı? "Ah Yarabbi, ne olur insan hiç bu sıkıntıları duymadan yalnız aşkı duyabilse!"
Kitap tutkusu bile "yalakalık" fırsatı olarak kullanılıyordu. Gözüne girmek isteyenler evlerine geniş geniş kütüphaneler yaptırıyor, kapağını bile açmadıkları cilt cilt kitaplar satın alıyorlardı. Mustafa Kemal kimin ne mal olduğunu gayet iyi bildiği için, misafir olarak gittiği evlerde kütüphaneden herhangi bir kitap çıkarıyor, o kitapla ilgili sorular soruyor, sahtekâr ev sahiplerine adeta ecel terleri döktürüyordu.
Güldürdü :)
Eskiden siz hatırlamazsınız ama benim gençliğimde Türkiye’de komünist demek Rus demek gibi bir günahtı. O kadar ki evi aramaya gelen asker kütüphanede saklamayı unuttuğum sözlüğü sorduğunda Larousse dedim. “Sende Rus’un ne işi var?” dedi. Rus değil, Fransızca sözlük dedim. “Hayır, La-Rus dedin” dedi. “Evet, adamın adı Larousse, sözlük yazmış, benim kabahatim değil ki ben koymadım adını” dedim. Bir saat evirdi çevirdi, tabii içinde resim yok, şunu oku diyor, okuyorum, bu ne demek diyor, şu demek diyorum. Ecel terleri döktüm Larousse’dan dolayı.
Sayfa 141
Toprak herkesten çok askerin yardımcısıdır.Asker toprağa sarıldı,uzun uzun,deli gibi onu kucakladı,ateş karşısında ecel terleri dökerek yüzünü kollarını bacaklarını onun içine soktu mu o zaman toprak askerin biricik dostu,ağabeysi,annesi olur;asker korkularını,feryatlarını toprağın sessizliğine esenliğine inler;toprak bu korkulan,bu feryatları alır; askere yeniden,onu on saniyeliğine koşturacak bir dirilik verir sonra askeri yine yutar bazan bu tutuşu ebedi olur.
Sayfa 59 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zehra'yı kollarında tuttuğu zaman o mutluluk hazinesine sahip olduğu için kendi kendini tebrik ederdi. Bu defineyi bir gün kaybetme ihtimali ara ara aklına geldikçe ecel terleri dökerdi.
Sayfa 26 - İş Bankası Kültür Yayınları
"Birinin yüreği üzerinde sahip oldukları güçle o yürekte kendi kendine serpilen yalın sevinç duygularını baskı altına alanlara lanet olsun," dedim. "Bütün hediyeler, dünyanın bütün iyilikleri bir an bile böyle bir insanın kendi yüreğinde duymak istediği, ama başkasının despot, kıskanç keyifsizliği tarafından engellenmiş olan bir sevinç duygusunun yerini tutamaz." Bütün yüreğim dolmuştu o anda; geçmişe ait bazı yaşantılarımı anımsadım, ruhum daraldı, gözlerim yaşardı. "Keşke her gün şöyle diyebilsek: Sevdiklerimizin üzerinde, sevinçlerini paylaşmak ve mutluluklarını çoğaltmaktan başka hiçbir etkimiz yok," diye haykırdım. "İçlerindeki can, kaygı dolu bir tutkunun acılarıyla kıvranırken ve kederle sarsılırken, yüreklerine bir damla su serpebiliyormuyuz acaba? Güzel ve iyi günlerinde, temelinden sarstığın o varlığın üstüne, sonradan, bir daha kalkamayacağı korkunç bir hastalık çökmüş, o zavallı kız bitkin bir halde ölüm döşeğine uzanmış ve boş gözleri gökyüzüne dalıyor, alnında ecel terleri gelip gidiyorsa, sen ise bir lanetli gibi onun yatağının önünde dikiliyor ve bütün kudretinin hiçbir şeye yaramadığını duyumsuyorsan, içten içe korkularla kıvranıyorsan, yok olup giden bu varlığa bir damla dirilik, bir kıvılcım cesaret aktarabilmek için neler vermezsin."
Sayfa 50
"Son ölümcül hastalık, zamanı gelmeden mezarını hazırladığınız varlığı ele geçirdiğinde, sizin önünüzde yorgun ve bitkin bir şekilde yatarken, kararmış gözleri gökyüzüne doğru çevrildiğinde, ecel terleri solgun alnından akarken; işte o zaman hüküm giymiş bir suçlu gibi onun yatağının başında beklersiniz. Bütün servetinizin onu kurtaramadığı gibi acı bir düşünce içinizi kaplar. Bu ıstıraplı düşünceler size işkence eder, hiçbir çabanız gitmekte olan ruha bir saniyelik güç bile kazandıramaz ya da onun yolculuğunu kolaylaştırmakta yararı olmaz!"
363 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.