256 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 12 days
The Economist'ten Tom Standage'nin editörlüğünde kısa makalelerden oluşan bir derleme kitap. İçinde ilginç başlıklar var. -Dövmeler iş bulma sürecini nasıl etkiliyor? -Bir bebeğin üç ebeveyni olabilir mi? -Evlilik sayesinde insanlar daha sağlıklı olabilir mi? -Akbabaların soyu neden tükeniyor? gibi. Ancak ilgimizi çekmeyecek konular da bulunuyor. -New York'taki köpek pisliğinin mevsimlere göre dağılımı. -Panini futbol kartları ekonomisi. -Birleşmiş Milletler stajyerlerine neden maaş ödemiyor. gibi. Bu kitap sayesinde kısa süreli boş vakitlerimi değerlendirdim. Her başlık altında ilgili konu hakkında 2 ile 4 sayfalık kısa yazılar bulunuyor. Başlıkların birbiriyle hiç hiç ilgisi yok. Eğlenceli bir anlatımı var. Ancak bu bilgilerin önemli bir kısmını ise hatırlamayacağım. Birçoğunu çoktan unuttum bile.
Şimdi Sen Düşün
Şimdi Sen DüşünTom Standage · İndigo Kitap · 2017132 okunma
616 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 16 days
2017 yılında babamı kanserden kaybedince, hastalığın aslında ne olduğuna, insanoğlu olarak biz niye bu durumdayız bu hastalığın geçmişi nedir diye birçok soru sormaya başlamıştım kendi kendime. The Economist'te çıkan bir makalede gözüme çarptı Siddharta Mukherjee ve Kanser'in Biyografisi adlı kitabı. Birkaç kitap evine kitabı sorduktan sonra “o kitabı yok ama bu kitabı var diye” bir cevap aldım. İsmi “Gen: Hayli Kişisel Bir Hikâye” idi. O an ısınmıştım kitaba ne anlattığından önemsiz olarak. Çünkü benim de kitap arama hikâyem hayli kişiseldi. Kitap hem isminden hem de boyutundan dolayı size bir hayli zorlu gelebilir. “Hem bilimsel hem de uzun bir kitap” diye düşünebilirsiniz haklı olarak. Fakat yazar Mukherjee’nin müthiş dili sizi bir dakika bile sıkmadan kendi hikâyesinden başlatıp evrim ve gen biliminin her bir noktasında inanılmaz bir yolculuğa çıkartıyor. Darwin’le Galapagos adasına giderken, Mendel’in bezelyeleri ve inanılmaz sabrına aynı zamanda da bu kadar çabasının takdir edilmemesine şahit oluyorsunuz. Günümüze geldikçe DNA, RNA sarmallarına giriyoruz ve genetik hikâyenin sadece yazarın ailesi ile ilgili değil her birimiz için hayli kişisel olduğunu görüyoruz. Okurken keşke lisede biyoloji derslerini görmeden okusaydım dediğim çok an oldu açıkçası. Her sayısal öğrencisine zorla öğretilen Mendel, Watson-Crick gibi isimlerin aslında ne zorluklarla neler başardığını hiç de sıkıcı olmadan sayfalarca okuyarak öğrenmiş oldum.
Gen
GenSiddhartha Mukherjee · Domingo Yayınevi · 2019369 okunma
Reklam
Ortadoğu bizi daha çok meşgul ediyor. O yüzden eğer genel duruma müdahale gerekirse, elverişli durumda bulunabilmek için kuvvetlerimizi ayarlamaya çalışıyoruz. Şu günlerde İran’a yaptığmuz onca yardımın sebebi ne? İşte bu. Bunun gibi Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ı da hizaya sokmaya çalışıyorduk. Ama olmadı.”Efendim, Marchetti’nin bu “itirafını” ben 27 Mayıs 1975’te Yeni Ortam’da yayımlamış, şu yorumu da eklemişim: Fikrimce Türkiye’nin dış politikası kesinlikle Araplarla iyi ilişkiler, dostluk ve yakınlık üzerine geliştirilmelidir.”Öbür alıntı 16 Ağustos 1936 tarihli The Economist’ ten, İngiliz emperyalizminin ünlü organı Türkiye’de kurulacak Serbest Fırka ve Fethi Bey’den söz ederken bakın ne diyor:“... Fethi Bey ölüleri diriltmez, fakat sürgündeki Türkleri geri çağırarak yanma aldığı ve ‘yabancı sermayenin ülke kalkınmasına katılması için gerekli koşulları yaratabildiği’ takdirde partisi için başarı yolları açılacaktır...”
Mustafa Kemal Paşa’mn ‘kalkınma modeli’ yabancılardan, en çok da yabancı sermayeden, mümkün mertebe uzak durmaya, ülkenin kendi olanaklarına güvenmeye dayalıydı. Türkiye yoksuldu, sermayesi kıttı, bırakın teknik kadroları, klâsik anlamda yeterince tüccarı bite yoktu, ne var ki bu yokluklar, Müdafaa-i 178 Hukuk iktidarlarını yıldırmıyordu. Başından itibaren ekonomiyi Türkleştirmek sürecine girmişlerdi. Bunda direndiler. Bu direnişin kanıtlarını, o yıllarda ünlü The Economist?in Türkiye’yi eleştirilerinde görmek olasıdır. Bakın 11 Nisan 1925 tarihli sayısında ne diyor: “Yabancı sermaye sorunu, kendilerini bir kısır döngü içinde bulan Türk liderlerini düşündürmeye devam etmektedir. Bağımsızlığını ve Türklerin deyimiyle ‘ulusal bütünlüğünü’ koruması için, ülkenin zengin doğal kaynaklarını bir an önce geliştirmesi zorunludur. Bu ise ancak yabancıların yönetsel katkısı ve mali desteğiyle gerçekleşebilir, özellikle, büyük bir dış borç altına girilmesi, ya da yabancılara geniş ayrıcalıklar tanıyan bir politika uygulanması, hızlı bir üretim artışı sağlayabilir. Ancak her şeyden önce Cumhuriyet yönetiminin, mutlu yalnızlık ve mutlak bağımsızlık tutkularından vazgeçmesi gerekmektedir.”
Sayfa 179Kitabı okudu
Bu hesapça, Mustafa Kemal’i de Metin Toker’in sanayileşmiş bir Türkiye isteyen, gönüllerinde onu besleyen, iyi niyetli, fakat ‘ekonomik tercihini yanlış yapmış siyaset adamlarından’ saymak gerekiyor, baksanıza The Economist onun tavrından hiç de hoşnut değil. Hele 7 Ağustos 1929 tarihti sayısında, bakın nasıl da yakınıyor: ‘'Yüz yıllık
Sayfa 180Kitabı okudu
If the underlying cause of inflation and its harmful effects are so well-known, why do policymakers not stop it? One reason behind this failure is that cutting money supply to reduce inflation is often thought to raise unemployment. This tradeoff between inflation and unemployment is sometimes illustrated by a curve called the Phillips curve. While this relationship examined first by British economist William Phillips raises much controversy in economics, but most economists today recognize the possibility of the presence of a tradeoff between inflation and unemployment at least in the short-run. In other words, in relatively short periods of one to two years, economic policies introduced to control inflation may lead to an increase in unemployment or vice-versa.
Reklam
246 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.