İnsanı heyecanlandırmayan, keyiflendirmeyen, hatta öfkelendirmeyen bir hayat insana ne verir? Bir robotu istediğiniz kadar lüks yaşatın. Bundan ne anlar robot?
Ben istememek, yani ilişkilerde kendinden çok başkalarının düşünce ve duygularına göre hareket etmek insanın bu dünyadaki varlığını inkar etmesi, var olmaması gibi bir şeydir.
Yerçekimini ortadan zihnimizde var ettiğimiz bir dünya var etmişiz kendimize. Hiç düşmeyecek, hiç kaybetmeyecek ve hiç sarsılmayacakmışız gibi bir dünyada görüyoruz kendimizi. Ve düşmek bu nedenle sarsıyor bizi.
Belliki de en büyük eksikliğimizdir kendimizi tam görmek ve başkalarının eksikliğini kapatmaya çalışmak. Belki de kendimize yaptığımız en büyük haksızlığımızdır kendimiz tam görmemiz ve başkalarını da kendi tamamlanmamışlığımızı erdirmeye çalışmamız.
Kötü de olsa konuşalım bunu çünkü susmak daha kötüdür. Çünkü suskunlukla geçiştirilen her hakikat zehirlenir. Parçalanacak ne varsa hakikatlere çarpıp parçalansın! Daha inşa edilecek çok şey var.
Güneşi balçıkla sıvayamayız. Kırık ve kırılgan olan ne varsa alıp atmalı ve geriye sağlam olan ne varsa, hakiki olan ne kaldıysa ona bakmalı ve onu incelemeliyiz.