Elimde hayli oyalanmasına rağmen tadını yitirmeyen, dünyasından koparmayan, kapağını kapattığımda damağımda o buruk tadını sonuna kadar hissettiğim nefis kitap...
Çocukların böylesine acı çektiği bir dünyada hangimizin mutluluğu tastamam ki? Balkonumda okurken sık sık başımı kaldırıp geceyi izledim ve acaba ben bunları okurken kaç Hasan, kaç Sohrab var hikayesi yazılmamış dedim kendime.
Gerçekçiliği ve beni yer yer şaşırtan, bazen de ağlatan bölümleri ile Uçurtma Avcısı uzun süre etkisinden çıkamadığım bir eserdi.
Anlatıcıya öyle karmaşık duygular besledim ki sonunda bağışlamak ve kin duymak harmanlandı gitti.
Neye göre veya kime göre mutlu son, sorgulamasını yapmasından gerçekten hoşlandım. Bu belki de en çok üzerine düşündüğüm yerlerden biriydi.
Tahmin edebildiklerim ve edemediklerim kitap boyunca birbirleriyle yarışıp durdu.
Romanın nihayetinde ise kalbim mutmain değildi, orası ayrı. Fakat bu da onun farkı olsun diyelim. İyi ki okumuşum.